Türkan DİNÇER

Türkan DİNÇER

AÇIK KAPI
[email protected]

SEVEREK ÖLDÜRÜYORUZ

09 Nisan 2021 - 16:00


Genç şeytan: Cehenneme nasıl gönderdin?
Yaşlı şeytan: Korkutarak!
-Neden korktular? Savaş mı? Kıtlık mı?
-Hayır... Hastalık korkusu.
-Hastalanmadılar mı? Ölmediler mi? Tedavi yok muydu?
-Hastalandılar, öldüler
-Anlamıyorum...
-Yanlışlıkla ne pahasına olursa olsun tutunacakları tek şeyin HAYAT olduğunu düşündüler! Sarılmadılar birbirlerine, selam vermediler, uzaklaştılar birbirlerinden, insanlara dokunmaktan vazgeçtiler. İnsana dair her şeyden vazgeçtiler!
Ve paraları bitti. İşlerini kaybettiler. Duydukları her şeye, medyada gördükleri her şeye körü körüne inandılar, Özgürlüklerinden vazgeçtiler. Evden hiç çıkmadılar. Akraba ya da arkadaş ziyareti yapmadılar
Dünya gönüllü mahkumlarla büyük bir toplama kampına döndü. Her şeyi kabul ettiler!
Sadece bir sefil gün daha yaşamak için. Onu da yaşayamadılar, her gün öldüler!"
 C.S. Lewis 1941

Şeytan var mı yok mu bilmiyorum. Yalnız şunu biliyorum. Şeytan insanoğlunun içinde var olan, düşüncelerinde geliştirdiği, var oluşun, kendi yapacağı yanlış ya da doğru ile olabileceğini varsayarak, düşündüklerini yalnız kendine sağlayacağı faydaları öne alarak geliştirdiği eylemler bütünüdür. Farkında mısınız bilmiyorum? Dünya, içinde katillerin çığ gibi büyüdüğü, tesadüfen nefes aldığımız bir gezegen oldu. Hastalıktan korkup, yaşamayı, sarılmayı, nefes almayı, sevmeyi unuttuğumuz için İNSANLIĞIN öldürülmesine seyirci kaldık. Adaletin tek bir kişi elinde oyuncak olduğunu görüp, Boğaziçi’nde direnen çocuklarımızın boğazı sıkılıp, duvarlar arasına sıkıştırıldığında ses çıkartmayarak adaletsizliklere karşı adaleti istemekten korkup, ADALETİ öldürdük.

 Siyaset arenasında söz hakkına sahip olup her istediğini yaptıracağını sanan insanların, yasalarla kurulmuş partilerin kapatılması için avaz avaz bağırdığında, “siz de TERÖRÜST MİSİNİZ? “Diyeceğinden korkup, yanlış olduğunu bile bile kendi inimize çekilip, olanları “hiçbir fikrimiz yokmuş gibi” davranarak DÜŞÜNCELERİMİZİ öldürdük.

“AYM’DE KAPATILSIN” diyenlere, Anayasası olmayan bir ülkenin, anlık kararlarla yönetilmesinin toplumu toptan imha etmek olduğunu bilmemize rağmen bıyık altından gülüp, YASALARIN altında çiğnenmesine sessiz kaldık. Geçmişte yaşadığımız tutsaklığın bir daha olmaması ve güven içinde yaşayıp, herhangi bir karmaşaya sebep olmaması için yapılan uluslararası sözleşmelerden “Tıpkı İstanbul sözleşmesinden tek bir imza ile çekildiğimiz gibi “Cumhurbaşkanımız isterse MONTRÖ sözleşmesinden bile çekilebiliriz” diyen TBMM başkanına “sen ne diyorsun?” demek yerine, tüm basında olabileceğini söyleyenlerin çoğaldığını gördüğümüzde TARİHİ öldürdük.  (Montrö sözleşmesi = Boğazlar sözleşmesidir)

DİN BEZİRGANLARININ, Dini kendi çıkarları doğrultusunda yorumlayıp kasalarını doldurup, villalarda yaşama, zırhlı araçlarda gezme haklarının kendilerine ait olduğunu düşünenlerin söylemlerini her platformda seslendirmesine izin verip, öldürmek, tecavüz ve taciz etme isteklerinin doğruluğunu kabul edenlerin varlığını gördüğümüz halde itiraz etmeyip, sokaklara dökülmeyip, absürt düşüncelere sahip çıkıldığında KADINI ve ÇOCUĞU. “Birine benzettim öldürdüm. Erkek adam karısını çalıştırmaz, yolda giderken güldü, bana hayır dedi ya benimsin ya kara toprağın, kadın erkeğin her dediğini yapmak zorunda, saçın tenin göründü, boşanamazsın, bana ihanet ettin” diyerek kadın cinayetlerini haklı gösteren katilleri kravat taktı, takım elbise giydi, istemeden namusu için öldürdü, (kadın kendi namus ve şerefini koruyabilecek kadar güçlüdür. Kadının namus ve onurunu korumak hiç kimsenin haddi değildir) diyerek indirimli cezalar verilip, ellerini kollarını sallayarak gezenler çoğaldığında ERKEĞİ ve VİJDANI öldürdük

Birileri para kazansın, lüks uçaklarda istediği yerlere gidip gelsin, son model makam araçları ile halktan aldığı oylar ile geldiği makamlarda varlığını sürdürsün diye doğayı, kömür madenlerini, dereleri, gölleri, ağaçları, hayvanları, denizi, toprağı, suyu havayı zehirlemelerine Gözümüzü yumup İNSANLIĞI öldürdük

Henüz hayatının baharında nereden kazandığı belli olmayan paralar bereden bulduklarını sormadan, aldıkları zehirleri burunlarını çekip, damarlarına enjekte etmelerini görmeyip yok olmalarına göz yumduğumuzda, Mustafa Kemal ATATÜRK’ÜN “Gençler! Cesaretimizi takviye ve idame eden sizlersiniz. Siz, almakta olduğunuz terbiye ve irfan ile insanlık ve medeniyetin, vatan sevgisinin, fikir hürriyetinin en kıymetli timsali olacaksınız. Yükselen yeni nesil, istikbal sizsiniz. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak sizsiniz. “Sözünü unutarak GENÇLİĞİ öldürdük.

"Ordumuz; Türk topraklarının ve Türkiye idealini gerçekleştirmek için sarf etmekte olduğumuz sistemli çalışmaların yenilmesi imkânsız güvencesidir." Mustafa Kemal ATATÜRK’ÜN sözlerini bilmemezlikten gelen amiralin cüppe ve sarık giyerek, makam aracı ile tarikat evlerine gittiğini görüp, sorgulamadığımızda, laiklikten ayrılmış, siyasetin merkezine oturmuş olan ORDUYU öldürdük.

Bu kadar cinayetin ve vurdum duymaz davranışın sorumlusu tek bir kişi değil, siyasetçisinden, aydınına, sanatçısından, zanaatkârına, kadınından erkeğe, köylüsünden şehirlisine, yaşlısından gencine kadar seksen iki milyon insanın suçudur. Çünkü biz vatanımız dediğimiz topraklarımız için savaşmadık, milyonlarca insanımızın kanı dökülerek alınan topraklarımıza sahip çıkmadığımız gibi, bize bu ülkeyi bırakan ATALARIMIZA hiç düşünmeden ihanet edip, yaptıklarını tarihten silmek isteyenlere çanak tuttuk.

Tıpkı Sait Faik Abasıyanık’ın “Küçük şeyleri unutmayanlar en geri hatırları da unutmayanlardır. Hafızalarımızın bu bahtsız kuvveti karşısında iç bir memleket hiçbir vatan tutamadan her yeri her şeyi severek öldüreceklerdir.” Dediği gibi bizi bize düşüren, bizi bizden saymayan, bizi ocusun bucusun, kadınsın erkeksin diye ayıran en geri hatıraları unutmadığımız için seviyoruz diyerek ölüyor, öldürüyoruz. Çünkü sevmenin yaşatmak olduğunu bilmiyoruz hiçbirimiz.

İçindeki şeytanları öldürmüş ve sevginin yaşatmak olduğunu anlamış insanların oluşturduğu ülkede uyanabilmek dileğiyle sevgiler hepinize.  




 

Bu yazı 1120 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum