Türkan DİNÇER

Türkan DİNÇER

AÇIK KAPI
[email protected]

YOK EDİN UMUDUN DÜŞMANLARINI

15 Nisan 2021 - 13:17


8 Nisan 2021 günü CHP genel başkanı sayın Kemal Kılıçdaroğlu şehrimizi ziyaret ederek Belediye başkanlığını, esnafı ziyaret edip, Muhtarlarımız ve STK’LAR ile buluşup, gündemimizde bulunan sorunlar hakkında bilgi verip, sorulan soruları cevaplayıp ilimizden ayrıldı. Bu programı ne yazık ki rahatsızlığımdan dolayı, yanlarında olamamış, yerel basının canlı yayınlarında izledim. Aslında çok fazla yorumlara bakmam fakat canlı yayını izlerken birkaç yorum dikkatimi çekti ve tüm yorumları okumaya başladım.

Camekanların ardından klavye delikanlılığına soyunan kadını erkeği bir araya gelmiş, korkularından iktidara söyleyemeyeceği tüm sözleri “nasıl olsa muhalefeti eleştirdiğimizde ödüllendiriliyoruz” der gibi aklına gelen her cümleyi kurmuş. Kendinin insan olduğunu düşünen ama insanlıkla alakası olmayan insancıkların böylesine seviyesiz, böylesine saygısızca kurdukları cümleleri yazmaya utanıyorum. Hatta kalbimi delercesine acıtan da Çorum, Maraş ve Sivas katliamlarından ders alınmamış gibi mezhep ayrımını açık açık yazması idi. Bu kişinin kurduğu cümleyi okuduğumda KORKTUM.   Yaşamanın yalnızca nefes almak olduğunu sananların, ne zamandan beri böylesine KÖTÜ ve VİCDANSIZ olduğunu sorarken, soru sormanın beni nerelere sürükleyeceğini anlayıp SUSAMAMAKTAN korktum. Açlıktan nefesi kokanların, yiye yiye göbeğini şişirip, gıdılarını sarkıtan, ağzını şapırdata şapırdata nasıl yediklerini sormadıkları için büyüttükleri tosuncukları, kırk elli kiloluk cüsseleri ile beli bükülse de, sürünürken kan ter içinde, açta açıkta kalsa da taşımaktan utanmayıp, hak etmedikleri yaşamları, hakları imiş gibi savunanları görünce UTANDIM. Fakat neden özümüzü kaybettiğimizi, korkularımıza teslim olduğumuzu “Bağırta bağırta Akdeniz Belediyesini aldık, kanırta kanırta da büyükşehri alacağız” diyen AKP Mersin Milletvekili Zeynep Gül Yılmaz’ın sözleri nasıl bir ruh haline büründüğümüzü açıkça gösteriyor, utanmanın ve saygının gereksiz olduğunu anımsatıyor bize.

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun Sinop’a gelişi, bir kaç yıldır MUTLU ŞEHİR SİNOP diye lanse edilen (Bu ismin bir amaç doğrultusunda verildiğini her zaman söyledim ve söylemeye de devam edeceğim) şehrimde hiç kimsenin mutlu olmadığını, mutluluk maskesi altına sakladıkları kin, nefret ve öfkelerinin çığ gibi büyüdüğünü gösterdi. Hiç kimse bu maskeyi çıkartmak istemediği için MUTLU ŞEHİRİZ diye göbeğimizi gere gere, kollarımızı sallaya sallaya, bacaklarımızı aça aça, sahte tebessümü dudaklarımıza yerleştirip geziyoruz.
1945 yılında Sebahattin Ali ve Aziz Nesin, tüm zorluklara rağmen Markopaşa isimli dergiyi çıkartmış, büyük kitlelere ulaştırmak için her yolu denemiş ve başarılı olmuşlar, buğun hepimizin yakından tanıdığı (Süleyman Demirel, Necmettin Erbakan) gibi siyasilerin de içinde olduğu Turancı ve İslamcı öğrencilerin ayaklanması sonucu Tan ve Yeni dünya gazetesinin basıldığı matbaayı yerle bir etmişti. O dönemde ceza evinde olan Nazım Hikmet Sebahattin Ali’nin çok yakın arkadaşı idi ve yazdığı şiirlerle yazılarla dara düştüğü an imdadına yetişir, en umulmadık anda Sebahattin Ali’yi ayağa kaldırırdı.  4 Aralık 1945 günü matbaa talan edilmiş, 6 Aralık 1945 günü Nazım Hikmet aşağıdaki dizleri ile Sebahattin Ali’nin imdadına yetişmişti.  ( Osman Balcıoğlu’nun Yeşil Mürekkep Kitabından )
Onlar ümidin düşmanıdır sevgilim,
akar suyun,
meyve çağında ağacın,
serpilip gelişen hayatın düşmanı.
Çünkü ölüm vurdu damgasını alınlarına:
- çürüyen diş, dökülen et -,
bir daha geri dönmemek üzre yıkılıp gidecekler.
Ve elbette ki, sevgilim, elbet,
dolaşacaktır elini kolunu sallaya sallaya,
dolaşacaktır en şanlı elbisesiyle: işçi tulumuyla
bu güzelim memlekette hürriyet…
Nazım Hikmet RAN   6 Aralık 1945

Nazım Hikmet; Umutsuzluğa hakkı olmadığını haykırıyor, yeniden ayağa kalkıp mücadeleye devam etmesini söylüyordu Sebahattin Ali’ye.

Her zaman olduğu gibi benim de imdadıma yetişti Nazım Hikmet’in dizeleri ve “Umutsuz olmaya hakkın yok” diye bağırdı Sebahattin Ali’ye bağırdığı gibi. 

KADINDAN ÖNCE İNSANIM BEN.

Sosyal medyada yazdığım yazılar nedeni ile ( ki asla kimseye hakaret etmem, kimsenin kimliğine, kişiliğine söz söylemem, kimsenin arkasından konuşmam ama inandığım doğruları yazmaktan asla vazgeçmem)  “Ağzımı bozdurma şimdi. Bayan olduğun için muhatabım değilsin “diyen insan kılığına giren erkeklere sesleniyorum.   

Ben kadınım. En çok korktuğunuz, en çok üstümüzden (başörtülü bacım diyerek, namusu saçımızda, tenimizde, iki bacak aramızda aradığınız) siyaset yaptığınız, en çok hor görmeye çalıştığınız, bizi yaşadığınız ortamlardan soyutlamak isteyip evlere hapsetmek istediğiniz, haklarımı size devredip, benim yerime kullanmak için beni ikinci sınıf gördüğünüz ama gücümüze karşı da boyun eğdiğiniz KADIN cinsini temsil ediyorum ben.

Sizler gibi binlerce ERKEĞİM diyen ama ERKEKTEN önce İNSAN olamayan İNSANCIKLARI sol cebinden çıkartabilecek beyine, bilgiye sahip, namusuz ve şerefsizlere karşı dimdik ayakta durabilen ATATÜRKÇÜ, KEMALİST, LAİK, haklarını bilen ve bu haklarını sizler gibi zihniyetlere teslim etmeyen kadınlardan sadece bir tanesiyim.  

Küfrün milyon alasını yaparım ama ağzımı bozmadan ders vermeyi yeğlerim. Küfürden çok daha ağır gelir sözlerim. Bilmem anlatabildim mi?

ANDIM OLSUN Kİ; SİZ İNSAN OLMAYANLARA RAĞMEN YAŞAYARAK, DİRENEREK, HAKLARIMA SAHİP ÇIKARAK VE KAHKAHA ATARAK VAR OLACAĞIM.  

Saygı, sevgi, barış ve umutla kalın…











 

Bu yazı 675 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum