Cumhuriyet’in ikinci yüz yılına gittiğimiz ve ikinci yüzyılı yönetmeye aday oluşumların art arda bir araya geldiği bir dönemden geçiyoruz.
Kapalı kapılar ardında CHP-İYİ Parti, AK Parti-MHP, iki tarafın da sayılarını eşitlediği altılı masalar bir yana dursun, çok enteresan ziyaretlerle karşılaşmaya başladık.
Çözüm süreci sonrası masanın dağılmasıyla iktidar ortağı olan AK Parti ve MHP tabanında bir süredir ciddi restleşmelerin, il-ilçe meclislerinde karşı karşıya gelmelerin, protokol krizlerinin ve hatta fetöcü ithamlarının havalarda uçuştuğu bir dönemde AK Parti kanadının HDP ziyareti dikkat çekici değil mi?
AK Parti Grup Başkan Vekili Sayın Mahir ÜNAL’ın katıldığı bir halk buluşmasında, “Türk Dili’nin günümüz bilimine yetersiz geldiği” açıklamasıyla başlayan tartışmalar sonrası, istifasını sunması ve yerine Tokat Milletvekili Sayın Özlem Zengin’in getirilmesi ve ardından ilk ziyaretlerden birinin HDP’ye yapılması ne ifade ediyor?
Seçime giderken, AK Partiye destek olan MHP’nin kadrolaşma konusundaki dayatmalarına bir ayar mı yoksa yapılan anketlerde oy oranında gözlenen ciddi düşüşe karşılık, alternatif bir koalisyon ortağı girişimi mi bu.
Bu denkleme baktığımızda bir üçüncü ihtimalin ise güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş modeliyle AK Parti-İYİ Parti ortaklığı ve Sayın Cumhurbaşkanı’nın iktidarını sürdürme çabası olabilir mi?
Neresinden bakarsanız bakın ikinci yüzyılına gireceğimiz seçimlerin; toplantıları, masaları, görüşmeleri ve mutabakatları daha çok değişecek gibi görünüyor.
Bir teşkilat ve kadro partisi olarak, Türk Siyasetinde yer etmiş MHP tabanında yaşanan kaynamanın; son dönemde ortağı olduğu AK Parti cephesini de kaynatmaya başladığını söylesek doğru olur.
Pandemi sonrası yaşanan ekonomik krizin, toplumda derinden hissedilmesi ve iktidar kanadı olarak halkın karşısına çıkamayışın buna karşın ekonomi yönetiminin adeta topu taca atması ve sorumluluğu üzerine almak yerine “La Fontaine’den Masallar” anlatması iktidar ortağının teşkilatında, ciddi bir grizu sıkışması yapmış gibi görünüyor.
Rize/Çayeli belediye meclisinde yapılan toplantı sırasında MHP’li üyelerin, AK Partili üyeleri fetöcülükle suçlamaları ve AK Partili üyelerin toplantıyı terk etmeleri basına yansımıştı, sonrasında Manisa Mitinginde yaşanan “VİP Krizi” ile karşımıza çıktı, tabanlardaki derin çatlak.
Aslında bu çatlağı derinleştiren; Türkçülük ve Turancılık ilkleriyle ön plana çıkan bir siyasi hareketin genel başkanının, ortağı olan parti mensuplarınca, Türklüğe dair yapılan ipsiz sapsız açıklamalara karşılık tabanın beklediği tepkiyi verememesi, adeta ağzına fermuar çekmesiydi.
AK Parti-MHP cephesinde bunlar yaşanırken, her seferinde CHP-HDP görüşmelerine dair; “CHP, HDP’dir, HDP ise PKK’dır” önermesiyle karşımıza çıkan Devlet Bahçeli’nin,
08 Kasım’daki grup toplantısında; AK Parti’nin HDP ile görüşmesini “doğal ve doğru” adlandırmasını ve “Demokratik Çözüm” ifadesini kullanmasını nasıl okumak gerekiyor.
Yakın siyasi tarihimizin kırılma noktalarında imzası bulunan Devlet Bahçeli’nin bu hamlesi; Türkçü siyaset açısından devrim niteliğinde bir hareket ve “ikinci çözüm sürecinin” fitilinin ateşlenmesi midir yoksa olası AK Parti-İYİ Parti ittifakının önünü almaya yönelik stratejik bir hamle midir?
Konuyu değerlendirirken, çarpıcı iki gelişmeyi göz önünde bulundurmak resmin kalanını anlama ve doğru öngörü yapma adına önemli görünüyor.
Birincisi, BBP’nin Teşkilatlardan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Tahir Şahin’in,
“AK Parti’ye yönelik eleştirilere getirilen yasak” nedeniyle istifası sonrası, doğal birliktelikleri beklenen İYİ Parti yerine DEVA Partisi’ne geçmesi,
İkincisi ise güneydoğuda Kürt Aşiretleri üzerinde ciddi etkisi olduğu bilinen Ahmet Eşref Fakıbaba’nın İYİ Parti’ye geçmesi,
Kürt Seçmeninin, yüzüncü yıl seçimleri üzerinde büyük bir rol oynayacağı, iktidarda olmak isteyen partiler tarafından anlaşılmış olacak ki bu seçmeni konsolide etmek için stratejik hamleler peş peşe geliyor.
Bu arada ana muhalefet partisi ise sessiz sedasız “Arap Açılımını” yaptı. Birçok açıklamasında ve sosyal medya paylaşımında “Türk karşıtı söylemlerin odak noktasına gelen” Anadolu Arapları Derneği Başkanı Ömer Uçak, CHP’ye katıldı.
Avrupa’da son çeyrekte artan milliyetçi yönetim kervanına; MHP’yi iktidar ortağı yaparak katılan AK Parti’nin, yeni yönetim modelinde yola kimlerle devam edeceği ise küresel sermaye sahibi oyun kurucuların siyasetine göre sergileyeceği duruş ile devam edecek gibi görünüyor.
Bakalım önümüzdeki seçim sürecinde kimler kimlerle beraber yürüyecek, kimler kimlerin yanında yer alacak…