Cengiz DEMİREL

Cengiz DEMİREL

BU AÇIDAN
[email protected]

Kahveci Rüstem!

01 Nisan 2021 - 18:03

Çoktandır görmemiştim. Akşam saatleri olmuş.  Bankta oturuyor.
Elinde cep telefonu, sanırsınız ki, dünya kupası finalini izliyor.
Heyecan tavan yapmış. Yaklaşıyorum yanına “ Rüstem ne haber diyorum”  Kafasını kaldırmıyor, yalnızca eliyle “dur bir dakika” işareti yapıyor. Trans halinde Rüstem.

Ne izliyor olabilir ki?.. Biraz daha yaklaşıyorum, ses yüksek, sesin sahibi Recep Tayyip Erdoğan. Bakanlar kurulu ya da şimdiki adı her ne kuruluysa, o kurul toplantısından sonra açıklama yapıyor.
Rüstem’in pek siyasetle işi olmaz. Rüstem’in siyasetle işi yoksa neden bu denli hararetle, heyecanla izliyor o halde?
Merak ediyorum, aslında kafasını kaldırıp yüzüme bakmamasından da biraz bozuğum ama yine de gidemiyorum.
Rüstem ara sıra kendi kendine konuşuyor ekrandan gözünü kulağını ayırmadan. “ ya hadi açıkla, açıklayacaksan” diyor. Kulak kabartıyorum, Cumhurbaşkanı, o bilindik ses tonlamasıyla muhalefete verip veriştiriyor…
Rüstem’in derdi başka oysa…
Ve Cumhurbaşkanı sonunda sadede geliyor  “ restoranlar, lokantalar, kahvehaneler gibi yerler yüzde 50 kapasite ile açılabilecektir.”
Rüstem’in sıkılmış yumruğu bir anda havaya kakıyor. “ ohh beee..” diye bağırıyor.. sonra ekliyor “ şükür, sonunda açıyoruzzz”
Rüstem bir anda gevşiyor. Rüstem, Çocuklar gibi şen.. Rüstem, evin nafakasını çıkaracağının mutluluğunda, Rüstem birikmiş borçların ödeneceğinin umudunda!..
Rüstem, duydu duymak istediğini, dinlemiyor geri kalanını.
Rüstem sevincinden bir anda sarılmak istiyor, “ hoooop” diyorum, engelliyorum.
Oturuyoruz biraz aralıklı da olsa aynı bankta..
Rüstem duymak istediğini duydu ya bir kere, sanırsını ki uçacak, duramıyor yerinde…
Ya abi bir yıldır elde yok, avuçta yok, şimdi belki biraz toparlarız” diyor..
Ne yapacağımı bilemiyorum, Rüstem’in sevincini kursağına dizmek de istemiyorum..
Kahveci Rüstem’e “ Cumhurbaşkanı yüzde 50 “ dedi ama ardından da bir şeyler söyledi farkında mısın? “ diyorum.
Rüstem’in kan gelmiş yüzü birden değişiyor.
Rüstem kararın ramazana kadara olduğundan habersiz..Ramazana kalmış 10-12 gün. Çöküyor omuzları bir anda, yumrukları az önceki gibi sevinç refleksi ile değil, çaresizlikten sıkılıyor bu kez Rüstem’in.
Kahveci Rüstem, donuk bir ifadeyle yüzüme bakıyor, O bakıyor, ben bakıyorum, çıt yok, iki damla yaş beliriyor gözünde, süzülüyor bir biri ardına, yaşı atmışa dayanmış, saçı kırlaşmış, Kahveci Rüstem’in gözünden…
Kısık bir ses “ bittik biz” diyor.
Doğruluyor oturduğu banktan, elleri cebinde, başı önde bir-iki adım atıyor, dönüyor geriye, cebine soktuğu telefonu gösteriyor, “ biliyor musun abi, bu da yarın kesilecek.  Eve bir kilo kıyma almak için  iki aydır yatıramadım. Madem kesilecek, madem ben de ödeyemeyeceğim, sıra bunu satmaya geldi, artık 200 mü verirler, 300 mü verirler” başı önde, elleri cepte yürüyor gidiyor Rüstem.

Arkasından bakıp kalıyorum, gözden kaybolana dek.
Aklıma Cem Karaca’nın “ yoksulluk kader olamaz” şarkısı takılıyor,

“Bir kilo et seksen lira, tadını unuttum
İnsan gibi yaşamanın adını unuttum
Devlet baba borç içinde, “sabret” diyorlar
“Sen de bakkala kasaba borç et” diyorlar

Ben onurlu insanım, boyun eğemem
Alacaklı ver deyince ödün veremem
Yoksulluk kader olamaz, kader değildir
Yoksulluk kader olamaz, kader değildir
Firavunlar bile böyle gaddar değildir”
Firavunlar bile böyle gaddar değildir”


Kahveci Rüstem’in İki damla göz yaşı…
İki damla gözyaşı ne kadar gelir ki, kuyumcu terazisine koysak, çeyrek gram mı, ya da daha mı azdır?
Oysa, yüksek tonajlı kamyon kantarları tartamaz o iki damla gözyaşını Rüstem’in!
Ağırdır, hem de çok ağır.. Ağır bedeller ödetir altında kalanlara, ezer, geçer…
Kahveci Rüstem hem yürüyor hem ağlıyor!
Aslında Rüstem değil, Rüstemler ağlıyor!


 

Bu yazı 1150 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum