Ekmek çalmak mı? Ülke soymak mı?

Prof.Dr. Aziz Konukman…
Bir Sinoplu… ODTÜ mezunu bir iktisatçı. Halen sürdürdüğü öğretim üyeliği ile gençleri yaşama hazırlıyor. Mesleğini, kariyerini, bunların da ötesinde hatta yaşamını topluma, toplumu yanlışlar konusunda uyarmaya adamış biri.
Yalnızca iktisatçı yönüyle değil, çevreci yönüyle de Türkiye’de öne çıkan bilim adamlarından.
Bana göre ise hepsinin ötesinde tam bir toplumbilimci..
Kısaca;
Üniversitelerin, akademisyenlerin sustuğu / susturulduğu dönemde konuşabilenlerden, yazabilenlerden, yerelden, ulusala her platformda yanlışa yanlış diyebilen biri..
Her neyse, Aziz Hoca’yı tanımayan varsa birkaç satırla tanısınlar istedim.
Gelelim sadede!
Aziz Hocamla birlikte bulunduğum bir whatsapp grubunda yaptığı paylaşım tam da günümüz Türkiye’sine ‘cuk’ diye oturuyordu..
Bu paylaşımın yalnızca grupta kalmasına içim el vermedi…

İşte o paylaşım,
Konu Amerika’da geçiyor.
15 yaşında ekmek çalan bir çocuğun öyküsü…
 
Amerika ' da 15 yaşındaki bir çocuk marketten ekmek çalarken yakalandı. Kaçmaya çalışırken bir de raf kırmış.
Çocuk tutuklanmış ve mahkemeye çıkartılmış.
Kararı vermeden önce hakim çocuğu da duymak ister.
Hakim:  ′′ Neden çaldın? ′′
Çocuk:  ′′ Ekmeğe ihtiyacım vardı. ′′
Hakim: ′′ Çalmak yerine ekmek alamadınız mı? ′′
Çocuk: ′′ Satın alacak param yoktu "
Hakim: ′′ Ailenden para isteyebilirdin ′′
Çocuk: ′′ Evde sadece annem var. Annem hasta ve işsiz.  Sırf bunun için biraz ekmek ve peynir çaldım. “
Hakim: ′′ Sen küçüksün, normalde işin de yok ′′
Çocuk: ′′ Yıkama üzerinde çalıştım. Bir hafta önce anneme hizmet etmek için izin aldım ve bu yüzden kovuldum. ′′
Hakim: ′′ Yardım isteyecek yeriniz, kimseniz yok muydu? ′′
Çocuk: ′′ Her gün evden çıktığımda herhangi bir iş icin eleman arayan en az elli adresle iletişime geçiyorum ama başarısız. Sonunda hırsızlık yapmaya karar verdim. ′′

Çocuğun ifadesinin ardından hakim kararını açıkladı,
-" Çalmak, özellikle EKMEK çalmak çok utanç verici bir suçtur. Ve işte hepimiz bu suçtan sorumluyuz. Bu odadaki herkes  ve ben de bu suçtan sorumluyum. O zaman tüm mahkeme katılımcıları 10 Dolar ile  ′′ ceza ′′ alacak. Siz her biriniz 10 Dolar gönderene kadar kimse mahkeme salonundan ayrılmayacak.”
Hakim de 10 dolarını verdikten sonra aç çocuğu polise teslim eden markete de 1,000 Dolar para cezası verdi.
Kararı duyduktan sonra çocuk gözyaşlarını tutamadı ve ikinci karar okunurken hakimi görünce heyecanlandı.
Hakim gözyaşlarını saklamaya çalışarak salonu terk etti. Hakimin son sözleri şunlardı;
-"Bir kişi EKMEK çalarken yakalanırsa,  toplumun, devletin tüm insanları utanmalıdır".

Bir hakim düşünün ki, ders niteliğinde bir karara imza atabiliyor…
Hadi gelin o karara yol açan sözleri bir kez daha okuyalım… Ne diyor hakim -"Bir kişi EKMEK çalarken yakalanırsa,  toplumun, devletin tüm insanları utanmalıdır".
Değerlendirelim;
Hırsızlıkla suçlanan aslında bir çocukken, hakim ise karardaki sözünde çocuktan değil, -"Bir kişi EKMEK çalarken yakalanırsa” diyerek,  bireyden bahsediyor.
Ekmek ve hırsızlık…
Ekmek ve birey…
Birey ve hırsızlık…
Ve tüm bunların yanı sıra bir toplum içinde ekmek çalmak zorunda kalan bir birey varsa, toplumun o bireye karşı sorumlulukları tokat gibi anlatılıyor bu kısacık öyküde…

Gelin bu öykünün ışığında bir de Türkiye’ye göz atalım…
Anımsıyor musunuz yıllar önce baklava çalan çocuklara kaç yıl verildiğini, 8 yıl mıydı??!!
Bunun gibi binlerce olay adliye kayıtlarında yıllardır..
Hırsızlığı bir kenara koyalım, çocuk işçiliğinde dünyada başı çeken ülkelerden biri değil miyiz?
Tam da burnumuzun dibinde Dikmen, Saraydüzü köylerinin Vezirköprü’ye tam da bu aylarda kiraladığı, yaşları, ekmek çalan çocukla aynı, kaç çocuk var biliyor muyuz, biliyor musunuz??

Hadi tüm bunları da bir kenara atalım, şu sorumuza yanıt arayalım mı?
Ekmek çalmanın suç, devlet soymanın ödül olduğu ülke var mıdır acaba yeryüzünde!!!
Ne o, yoksa böyle bir ülke çok mu tanıdık geldi yoksa sizlere…
Hem çok tanıdık geldi, hem de yutkunup yutkunup konuşamayanlardan mısınız?
Ne diyordu Amerikalı hakim, -"Bir kişi EKMEK çalarken yakalanırsa,  toplumun, devletin tüm insanları utanmalıdır".
Aklıma bir şey takıldı!
Bu hakim acaba Türkiye’ye gelse, toplumun çoğunluğunun yoksulluk sınırının altında geçindiğini, yalnızca bir avuç mutlu azınlığın bulunduğunu görse, bu mutlu azınlığın bir bölümünün de “devlet malı deniz, yemeyen keriz” felsefesiyle, aksırıncaya, tıksırıncaya kadar ‘götürdüklerini’ ve bunlara, bırakın cezayı, soruşturma bile açılamadığını!  görse acaba ne derdi?
Ve acaba utanır mıydı İNSANLIĞINDAN?
 Utanır mıydı HAKİMLİĞİNDEN?

Yaa, Aziz Hocam, işte böyle, bak paylaşımın nerden, nereye geliverdi…
Eh, ne edersin ki  “dilin kemiği yok” demişler”!! ….