Cengiz DEMİREL

Cengiz DEMİREL

BU AÇIDAN
[email protected]

Neler yaşandığı mı Neden Yaşandığı mı?

27 Mayıs 2021 - 17:31

Zavallı covid- 19, covid-19 olduğuna olacağına pişman olmuştur sanırım.
Eh dile kolay sen gel 2 yıla yakın gündemin birinci sırasında yer al, sonra gelsin Sedat Peker diye biri bu ününü elinden alsın. Kolay değil tabi ki…

Gelin önce Covid- 19 virüsü ile Sedat Peker’in gündemlerini karşılaştıralım.
Örneğin; Covid-19 nedir?
Bir virüstür, insandan insana bulaşır, yayılır, bireyi öldürür…

Ya Sedat Peker olayı nedir?
Devletin mafya ile sarmaş dolaş halinin dışa vurumudur!
Diğer bir tanımlama ile, bu da bir virüstür ve adı konulmamıştır. Derin devlet ya da kontrgerilla gibi tanımlar bunun tam karşılığını vermez.  Toplumu yozlaştırır, devleti çökertir. Covit-19 insanın organlarını çökertirken, Devlet – mafya işbirliğinde üretilen virüs ise devletin kılcal damarlarına sızarak yok eder.

Gündemdeki bu olayı bu şekilde 3-5 satırla anlatabilmek olası değildir!
Konu, haberlerde, haber programlarında Sedat Peker, İçişleri Bakanı Soylu, Mehmet Ağar gibi isimler arasına sıkıştırılırken, bir kısım insanımız dizi film seyreder gibi seyrediyor, siyasi bir kesim ise olayı AKP iktidarını yıkmak adına bir fırsat olarak görüyor.

Konu bu kadar basit değildir ve konunun kökleri sanıldığı gibi 20 – 25 yıllık da değildir.
O halde, önce bir iki tanım ışığında gelin biraz tarih turu yapalım.
Derin devlet!
Bir takım devlet görevlileri ile devlet kurumlarından bazılarının, hukukun ve meşru görevlerinin dışına çıkarak şiddet kullanmaları  olarak özetlenebilir. Devlet içindedirler, ancak devlet şeması içinde kayıt dışıdırlar.
Kontrgerilla!
Daha çok devlet görevlilerince kurulan ve kontrol altında tutulan, Nato bünyesindeki ülkelerde legal ya da illegal sol görüşlü örgütlere karşı oluşturulan yasa dışı örgütlenme şekli demekle yetinebiliriz. Tıpkı derin devlette olduğu gibi bütçeleri devlettedir ancak kayıt dışıdırlar.

Derin devlet ve kontrgerillanın en önemli ortak noktaları, sol görüşlere, sosyalizme, komünizme ve hatta sosyal demokrasiye bile tahammülleri yoktur.

Şimdi gelin bu tanımların ışığında bir tarih turu yapalım.
Türkiye’de aydınlanma devriminin ilk halkası olan köy enstitülerinin kapatılması bu tahammülsüzlük ve korkunun sonucudur. Derin devletin ilk oluşumlarını da bu tarihlerde görmek mümkündür. Türkiye’nin Sabahattin Ali gibi, aydın yazarlarının kiminin faili mechule kurban gidişine, bir bölümünün hücrelere kapatılması ve sürgünlerine bu dönemde rastlıyoruz.

Bu dönemin en büyük özelliğinden birinin de ülkede devletin sol korkusu nedeni ile “En büyük tehlike Komünizmdir. Her görüldüğü yerde ezilmelidir” şeklinde bir slogan geliştirmesi ve bunu okullara pankart asmaya kadara götürerek eğitim düzeyi düşük toplumun bilinç altına yerleşme girişimidir. Ancak; 1965 de Türkiye İşçi Partisinin (TİP) tüm hesapları altüst eden başarısı emperyalizmin ve onun yerli işbirlikçilerinin korkulu rüyası haline geldi. Türkiye’de 1965 ve sonrasında giderek artan sınıf bilinci, düşüncem odur ki, derin devletten kontrgerillaya geçişin de tarihidir.

Konu aslında bir köşe yazısına sığmayacak kadar, derin devlet gibi derin ve uzun, dipsiz kuyular gibi!
Ancak günümüze gelmeden önce birkaç soru ile bir şeyleri anımsamakta yarar var. Örneğin; domuz bağı ile ünlü Türk tipi Hizbullah nasıl ve kimler tarafından, kimlerin infazı için kurdurulmuştur? PKK ile mücadele ve devlet otoritesini sağlamak adı altında insanlara insan ve hayvan dışkısı yedirenler kimlerdi?
Mehmet Özbay, Hasan Kurtoğlu, Şahin Ekli gibi daha onlarca kod adı olan, Ankara’da 7 TİP’li öğrencinin ölüm emrini veren, Doç. Dr. Bedrettin Cömert’i öldüren Abdullah Çatlı hapishaneden nasıl kaçırılmıştır !?
1987 ye kadar asker, 1987 sonrası MİT mensubu, 1993- 1996 arası Mehmet Ağar’ın Emniyet Genel Müdürlüğü döneminde Polis Özel Harekât Timleri kurucusu Korkut Eken, cezaevi firarisi Abdullah Çatlı’ya hangi görevleri ne sıfatla vermiştir?
Ve her şey gün ışığındayken resmi olarak hala Susurluk bir sis perdesi olarak duruyor! Faili meçhulde kalan onlarca bilim adamı, yazar, aydın cinayetleri de bu sis perdesinin gerisinde aydınlatılmayı bekliyor.
Derin devletten, kontrgerillaya, kontrgerilladan, kontrgerilla- mafya işbirliğine uzayan bir sürece yaşı 60 lar dolayında olanlar tanıklık ettiler. Bugün bu birlikteliklerin hesap gününü dizi film gibi izliyor halkımız!
Sonuç olarak; neler yaşandığı mı daha önemli,
neden yaşandığı mı daha önemli?
İşte bütün mesele bu sorunun yanıtında!
O halde yapmamız gereken, yazımızın girişindeki derin devlet ve kontrgerilla tanımlarına bir kez daha göz atmaktır…

Yaşananları dizi film izler gibi izlemek yerine olayları kavradığımızda, işte belki o zaman;
Yepyeni bir güneş doğar dağların doruklarından
Mutlu bir hayat filizlenir kavganın ufuklarından
Yurdumun mutlu günleri mutlak gelen gündedir


                                                                   Diyebiliriz!!!
 

Bu yazı 709 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum