İZMİR, güzel İzmir …..
Hiç şüphesizdir ki, geçmişten günümüze haklı olarak
Anadolu’nun, en seçkin ve gözde yörelerinden biri arasında
yerini almıştır.Tarihsel eski tanımlarıyla Smyrna ya da
Simirne diye de adlandırılan bu tarihi güzel kentimizin,
her zaman olduğu gibi günümüzde de
stratejik konumuyla Batı Anadolu’nun dünyaya açılan
‘’kilit taşı ‘’ konumunda olduğunu söylemenin
yanlış ve abartılı olmadığı düşüncesindeyim.
Bütün bunların ötesinde ise güzel İzmir’in
ayrıcalıklı bir özelliği daha vardır.
O da nedir ? diye soracak olursanız….
Anadolu’da Emperyalist istilaya direnerek,
yok olmuş bir ülke üzerine bağımsız,
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kuran
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün muhterem annesi
Zübeyde Hanım’ın kabri de bu şehirdedir unutmayalım.
Evet; İzmir toprağı , Mustafa Kemal Paşa’nın annesini
bağrına basmıştır.
İzmir ve çevresi, câzibeli, tarihi ve coğrafi gözde konumuyla
benzeri durumundaki diğer yöreler gibi
öteden beri hep, fetihlere ve istilalara maruz kalmış ve
katlanılması zor acılar çekmiştir.
Nihayette ise, Osmanlı hâkimiyetinde iken ;
bir macera uğruna karıştığımız I. Dünya Savaşı sonrasında,
acı yenilgimizle birlikte, emperyalistlerce
Osmanlı’nın kurtlar sofrasındaki paylaşım plânları neticesinde
15 Mayıs 1919 tarihinde bu güzel nadide şehrimiz İzmir
insafsız ve acımasızca Yunan işgaline uğramıştır.
Türkün asla kabul edemeyeceği kara bir matem günüdür bu.
Ne yazıktır ki ; Osmanlı Padişahının yönettiği
aciz İstanbul Hükûmetince, bu işgale bir tepki verilip
karşı koyulamadığı gibi, yereldeki askeri ve idari yöneticilere hitaben,
‘’ işgal sırasında kesinlikle direnilmeyecek ve işgalcilere
gereken kolaylıklar gösterilecektir ‘’ talimatı verilmiştir.
Bu ne acı ve onursuzca bir teslimiyettir ki anlaşılması mümkün değildir…
Ancak, işgalin daha ilk günü ve saatlerinde
İzmir’de bir vatansever ortaya çıkar.
Gazeteci Hasan Tahsin’dir bu kahraman ve yürekli insan.
“Olamaz, olamaz, böyle ellerini sallaya sallaya giremezler” diyerek …
İzmir Kordonboyu’nda Yunan Alayı sancaktarını
vurup, ilk kurşunu sıkar ve kendisi de orada şehit olur.
Hasan Tahsin bey, aynı zamanda ilk basın şehidimizdir…
İzmir’in işgaliyle birlikte tüm Anadolu’da yaşanılan
bu karanlık ve umutsuz günlerin yaşandığı süreçte ise ;
Mustafa Kemal Paşa, 16 Mayıs 1919 tarihinde ,
Türk Milletinin umudu olarak, azim ve kararlılıkla
Millî Kurtuluş mücadelesini başlatmak üzere
İstanbul’dan Samsun’a hareket etmektedir.
Bundan böyle ; Osmanlı’nın işgalci düşmana aciz ve teslimiyetçi
yönetimi karşısında, Anadolu’da Mustafa Kemal Paşa’nın
önderliğinde başlatılan, asil Türk Milleti evlatlarının
katılımı ve desteği ile yürütülen bilinçli, millî bir direniş
hareketi ortaya çıkarak kendini göstermektedir.
Nihayette, dahiyane bir plân ve organizasyonla
yürürlüğe konularak gerçekleştirilen emsalsiz mücadele ve
yürütülen savaş kapsamında, büyük taarruzla birlikte
Mustafa Kemal Paşa’nın; Türk Ordularına hitaben 01 Eylül 1922
tarihinde verdiği ‘’ Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir ileri ‘’ emriyle,
düşmana nefes aldırmayıp, sel gibi akan Kahraman Türk Ordusu
09 Eylül 1922 tarihinde İzmir’e girerek, kenti Yunan işgalinden kurtarır.
19 Mayıs 1919 tarihinde vatanımızın kurtarılması adına,
Samsun’dan başlatılan kutsal Milli Mücadele yolculuğu ;
Havza, Erzurum, Sivas ve Ankara üzerinden İzmir’de düşmanı
denize dökerek zaferle son bulmuştur.
Mustafa Kemal Paşa 10 Eylül 1922 günü İzmir’e intikal
eder ve büyük bir coşkuyla, çiçekler ve bayraklar eşliğinde
İzmir halkının sevgi seliyle karşılanır.
Bu harekâtla, aslında sadece İzmir değil Anadolu’nun
tümü kurtarılarak özgürlüğe kavuşturulmakla
bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’nin temelleri
ilk defa burada atılmıştır …
Bu unutulmaz destan üzerine, ne yazılırsa yazılsın
yetersiz kalır diye düşünüyorum.
Ancak, benim de her defasında çok zevk ve kıvançla
dinlediğim bir marşın dizeleri vardır ki ‘’o ‘’
yazımızın başlığı olan ve güzel İzmir’in kurtuluşunu
simgeleyen ve kalplerimizde çok özel bir yeri olan
‘’ İzmir’in Dağlarında Çiçekler Açar ‘’
söyleminin güftesi ve bestesidir….
İzmir’in dağlarında çiçekler açar
Altın güneş orda sırmalar saçar
Bozulmuş düşmanlar yel gibi kaçar
Yaşa Mustafa Kemal Paşa yaşa Adın yazılacak mücevher taşa
Yaşanılan tüm gerçekler adına, bundan daha güzel,
nasıl anlatım olabilir ki ?
Son söz ; ne dersek diyelim, tariflerin yetersiz kalacağı,
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün inanılmaz mücadelelerle
yoktan var edip bizlere, Türk Milletinde kazandırdığı,
bu günlerde, özgürce üzerinde yaşadığımız güzel ülkemizin,
gerçek anlamda tarihine sahip çıkılarak değerinin bilinmesi
dileğiyle…
Ülkemizin kurtarıcı ve bağımsız Türkiye Devleti’nin
kurucusu, birilerince hâlâ içlerine sindirilemeyip inkâr
ve karalama politikaları etkisinde bırakılmaya çalışılsa da
düşmanlarımız dahil tüm dünyanın kabul edip
takdir ettiği Dünya Lideri Mustafa Kemal Atatürk’ü ve
dava arkadaşlarını, vatan savunmasında kutsal vatan toprağına
düşen tüm şehitlerimizi bir kez daha saygıyla ve
şükran duygularıyla anıyoruz.
09 Eylül Güzel İzmir’in düşman elinden kurtuluşunun
99. yılı kutlu olsun.
FACEBOOK YORUMLAR