Cengizhan ERSOY

Cengizhan ERSOY

PENCEREMDEN
[email protected]

İZMİR'İN DAĞLARINDA ÇİÇEKLER AÇAR

09 Eylül 2021 - 09:17 - Güncelleme: 09 Eylül 2021 - 10:39

İZMİR, güzel İzmir …..

Hiç şüphesizdir ki, geçmişten günümüze haklı olarak

Anadolu’nun, en seçkin ve gözde yörelerinden biri arasında

yerini almıştır.Tarihsel eski tanımlarıyla Smyrna ya da

Simirne diye de adlandırılan bu tarihi güzel kentimizin,

her zaman olduğu gibi günümüzde de

stratejik konumuyla Batı Anadolu’nun dünyaya açılan

‘’kilit taşı ‘’ konumunda olduğunu söylemenin

yanlış ve abartılı olmadığı düşüncesindeyim.

Bütün bunların ötesinde ise güzel İzmir’in

ayrıcalıklı bir özelliği daha vardır.

 

O da nedir ? diye soracak olursanız….

Anadolu’da Emperyalist istilaya direnerek,

yok olmuş bir ülke üzerine bağımsız,

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kuran

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün muhterem annesi

Zübeyde Hanım’ın kabri de bu şehirdedir unutmayalım.

Evet; İzmir toprağı , Mustafa Kemal Paşa’nın annesini

bağrına basmıştır.

 

İzmir ve çevresi, câzibeli, tarihi ve coğrafi gözde konumuyla

benzeri durumundaki diğer yöreler gibi

öteden beri hep, fetihlere ve istilalara maruz kalmış ve

katlanılması zor acılar çekmiştir.

Nihayette ise, Osmanlı hâkimiyetinde iken ;

bir macera uğruna karıştığımız I. Dünya Savaşı sonrasında,

acı yenilgimizle birlikte, emperyalistlerce

Osmanlı’nın kurtlar sofrasındaki paylaşım plânları neticesinde

15 Mayıs 1919 tarihinde bu güzel nadide şehrimiz İzmir

insafsız ve acımasızca Yunan işgaline uğramıştır.

Türkün asla kabul edemeyeceği kara bir matem günüdür bu.

Ne yazıktır ki ; Osmanlı Padişahının yönettiği

aciz İstanbul Hükûmetince, bu işgale bir tepki verilip

karşı koyulamadığı gibi, yereldeki askeri ve idari yöneticilere hitaben,

‘’ işgal sırasında kesinlikle direnilmeyecek ve işgalcilere

gereken kolaylıklar gösterilecektir ‘’ talimatı verilmiştir.

Bu ne acı ve onursuzca bir teslimiyettir ki anlaşılması mümkün değildir…

Ancak, işgalin daha ilk günü ve saatlerinde

İzmir’de bir vatansever ortaya çıkar.

Gazeteci Hasan Tahsin’dir bu kahraman ve yürekli insan.

“Olamaz, olamaz, böyle ellerini sallaya sallaya giremezler” diyerek …

İzmir Kordonboyu’nda Yunan Alayı sancaktarını

vurup, ilk kurşunu sıkar ve kendisi de orada şehit olur.

 

 

 

Hasan Tahsin bey, aynı zamanda ilk basın şehidimizdir…

İzmir’in işgaliyle birlikte tüm Anadolu’da yaşanılan

bu karanlık ve umutsuz günlerin yaşandığı süreçte ise ;

Mustafa Kemal Paşa, 16 Mayıs 1919 tarihinde ,

Türk Milletinin umudu olarak, azim ve kararlılıkla

Millî Kurtuluş mücadelesini başlatmak üzere

İstanbul’dan Samsun’a hareket etmektedir.

 

Bundan böyle ; Osmanlı’nın işgalci düşmana aciz ve teslimiyetçi

yönetimi karşısında, Anadolu’da Mustafa Kemal Paşa’nın

önderliğinde başlatılan, asil Türk Milleti evlatlarının

katılımı ve desteği ile yürütülen bilinçli, millî bir direniş

hareketi ortaya çıkarak kendini göstermektedir.

 

Nihayette, dahiyane bir plân ve organizasyonla

yürürlüğe konularak gerçekleştirilen emsalsiz mücadele ve

yürütülen savaş kapsamında, büyük taarruzla birlikte

Mustafa Kemal Paşa’nın; Türk Ordularına hitaben 01 Eylül 1922

tarihinde verdiği ‘’ Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir ileri ‘’ emriyle,

düşmana nefes aldırmayıp, sel gibi akan Kahraman Türk Ordusu

09 Eylül 1922 tarihinde İzmir’e girerek, kenti Yunan işgalinden kurtarır.

19 Mayıs 1919 tarihinde vatanımızın kurtarılması adına,

Samsun’dan başlatılan kutsal Milli Mücadele yolculuğu ;

Havza, Erzurum, Sivas ve Ankara üzerinden İzmir’de düşmanı

denize dökerek zaferle son bulmuştur.

 

Mustafa Kemal Paşa 10 Eylül 1922 günü İzmir’e intikal

eder ve büyük bir coşkuyla, çiçekler ve bayraklar eşliğinde

İzmir halkının sevgi seliyle karşılanır.

Bu harekâtla, aslında sadece İzmir değil Anadolu’nun

tümü kurtarılarak özgürlüğe kavuşturulmakla

bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’nin temelleri

ilk defa burada atılmıştır …

Bu unutulmaz destan üzerine, ne yazılırsa yazılsın

yetersiz kalır diye düşünüyorum.

 

Ancak, benim de her defasında çok zevk ve kıvançla

dinlediğim bir marşın dizeleri vardır ki ‘’o ‘’

yazımızın başlığı olan ve güzel İzmir’in kurtuluşunu

simgeleyen ve kalplerimizde çok özel bir yeri olan

‘’ İzmir’in Dağlarında Çiçekler Açar ‘’

söyleminin güftesi ve bestesidir….

 

İzmir’in dağlarında çiçekler açar
Altın güneş orda sırmalar saçar
Bozulmuş düşmanlar yel gibi kaçar
Yaşa Mustafa Kemal Paşa yaşa Adın yazılacak mücevher taşa

 

Yaşanılan tüm gerçekler adına, bundan daha güzel,

nasıl anlatım olabilir ki ?

Son söz ; ne dersek diyelim, tariflerin yetersiz kalacağı,

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün inanılmaz mücadelelerle

yoktan var edip bizlere, Türk Milletinde kazandırdığı,

bu günlerde, özgürce üzerinde yaşadığımız güzel ülkemizin,

gerçek anlamda tarihine sahip çıkılarak değerinin bilinmesi

dileğiyle…

Ülkemizin kurtarıcı ve bağımsız Türkiye Devleti’nin

kurucusu, birilerince hâlâ içlerine sindirilemeyip inkâr

ve karalama politikaları etkisinde bırakılmaya çalışılsa da

düşmanlarımız dahil tüm dünyanın kabul edip

takdir ettiği Dünya Lideri Mustafa Kemal Atatürk’ü ve

dava arkadaşlarını, vatan savunmasında kutsal vatan toprağına

düşen tüm şehitlerimizi bir kez daha saygıyla ve

şükran duygularıyla anıyoruz.

09 Eylül Güzel İzmir’in düşman elinden kurtuluşunun

99. yılı kutlu olsun.

Bu yazı 822 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum