Cengizhan ERSOY

Cengizhan ERSOY

PENCEREMDEN
[email protected]

TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİNİN TAPU SENEDİ LOZAN ANTLAŞMASI

23 Temmuz 2022 - 18:58 - Güncelleme: 24 Temmuz 2022 - 01:17

TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİNİN
TAPU SENEDİ LOZAN ANTLAŞMASI

Dünya tarih sahnesinde 600 yıldan fazla varlığını
sürdürmüş bulunan koca çınar Osmanlı Devleti
temellerinin çökertilip, aciz ve beceriksiz
yöneticiler eliyle ‘’hasta adam ‘’ durumuna
düşürülerek iflası ile geride kalan mirasının, kurtlar sofrasında
paylaşılması plânlarının sahnelendiği son perdede;
bir umut ışığı olarak emperyalist oyunları bozacak, Türk Milletini
yine Türk Milletinin gücüyle teslimiyetten kurtaracak
olan bir kahraman ortaya çıkar.
O yürekli kahraman; büyük Türk Gazi Mustafa Kemal Paşa’dır.
**
Atatürk, yaşanılan o karanlık süreci, ülkenin ve milletin ne kadar
 güç koşullar altında olduğu gerçeğini, Nutuk’ta şöyle ifade etmektedir;
‘’ Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu grup,
I.Dünya Savaşı’nda yenilmiş, Osmanlı Ordusu her tarafta
zedelenmiş, şartları ağır bir ateşkes anlaşması imzalanmış.
Büyük Savaş’ın uzun yılları boyunca millet yorgun ve fakir
durumda. Milleti ve memleketi I. Dünya Savaşı’na sürükleyenler,
kendi hayatlarını kurtarma kaygısına düşerek
memleketten kaçmışlar. Saltanat, Hilâfet makamında oturan
Vahdettin soysuzlaşmış, şahsını ve bir de tahtını koruyabileceğini
hayal ettiği alçakça tedbirler araştırmakta. ‘’

Evet yaşanılan bu karanlık ve umutsuz süreçte;
ne yazık ki, kurtuluşu ve geleceği Amerikan ve İngiliz
idaresine sığınma düşüncesinde olanlar da bulunmaktadır.
Mustafa Kemal Paşa, Türk Milletinin şerefli ve
onurlu yaşaması adına, esarete yönelik bu fikirlere de
kesinlikle değer vermeyerek, canı pahasına
 ‘’ ya istiklal ya ölüm ‘’ parolasıyla mücadelesini başlatır.
Türk Milletiyle bütünleşip, Anadolu topraklarında giriştiği
büyük mücadelenin sonunda, emperyalistlerin taşeronu
işgalci Yunan ordularının sökülüp atılmasıyla,
İtilaf Devletlerinin talebi üzerine 11 Ekim 1922 tarihinde
imzalanan Mudanya Ateşkes Antlaşması ile savaş sona erer
ve bir barış sürecine girilir.
İtilaf Devletlerince, barış görüşmelerinin 13 Kasım 1922’de
Lozan’da yapılacağının Ankara Hükûmeti’ne bildirilmesi
ile birlikte hazırlık çalışmalarına başlanılır.
**
Bu arada, Türkiye Büyük Millet Meclisi 01 Kasım 1922’de
saltanata son vererek, Osmanlı Devleti’nin tarihe
karıştığına dair kararı alır ve bu karar İtilaf Devletlerine bildirilir.
Bu gelişmeler üzerine de Sultan Vahdettin, İngilizlerin himayesine
sığınarak  17 Kasım 1922 tarihinde İstanbul’dan kaçıp gider.
Birileri, ne yazık ki bu utanç verici kaçışı kendilerince
‘’ Padişah kaçmadı, hicret etti ‘’ diye yorumlamaktadırlar.
**
 
Bu durumda ve nihayette; Lozan’da Türkiye’yi hukuken
İstanbul’un değil, Ankara’da kurulan TBMM Hükûmetinin
temsil etme gerçeği ortaya çıkar.
Türk Devletini temsilen Dışişleri Bakanı olarak seçilip
 görevlendirilen İsmet Paşa’nın başkanlığında,
içinde Sinop Millet Vekili ve Sağlık Bakanı Dr. Rıza Nur’un da
bulunduğu bir heyet oluşturulup, görevlendirilerek Lozan’a gönderilir.



Lozan Barış Konferansı; önceden belirlenen
tarihten bir hafta gecikmeyle 20 Kasım 1922 tarihinde
İsviçre’nin Lozan kentinde açılır.
**
Artık, silahlı direnişin yerini diplomatik direniş almıştır.
Hukukî hesaplaşma başlar. Bu hesaplaşmada,
karşımızda; Osmanlı Devleti’ni yenen,
ama Mustafa Kemal Paşa’nın önderliğindeki mücadele
karşısında yenik düşen, başta İngiltere olmak üzere
Birinci Dünya Savaşı’nın galipleri yer almaktadır.
Masaya, Osmanlı Devletinden kalan eski hesaplar getirilir.
Müttefikler, Türk Heyetini baskı altına alarak, kendi
çıkarları doğrultusunda hazırladıkları maddeleri kabul
ettirmek için dayatmada bulunsalar da
İsmet Paşa kesinlikle kabul etmez ve millî
çıkarlarımız adına inatla direnir.
**
Karşılıklı restleşmelerle bir anlaşmaya varılamadığından,
bir noktada Konferans dağılır. Sonrasında yapılan diplomatik
girişimler neticesinde 23 Nisan 1923 tarihinde
yeniden toplanılarak, keskin tartışmalarla görüşmelere devam edilir.
Lozan’da masaya yatırılan konular; millî sınırlarımız, boğazlar,
kapitülasyonlar, Osmanlı borçları, Musul sorunu, adalar ve
azınlıklar gibi çok önemli konulardır.
Görüşmelerde, Düyun-u Umumiye (Borçlar İdaresi)
konusunun da masaya konulmasıyla, neticede
bu sorun çözülerek ortadan kaldırılır.
Ancak, Osmanlı Devleti ve sarayından arta kalan borçlar,
yeni savaştan çıkmış, yoksul ve yoksun ülkenin üzerinde kalmıştır.
Sonuçta, Osmanlı’dan üzerimize kalan borçların ödemesine
1954 yılına kadar devam edilmiştir.
Bu antlaşmayla Bozcaada ve Gökçeada da sınırlarımız
içerisine alınarak kazanılmıştır.
**
Taraflar arasında çok çetin geçen ve sekiz ay süren
görüşmeler sonucunda 24 Temmuz 1923 tarihinde
taraflar arasında 143 maddelik Lozan Antlaşması törenle imzalanır.



Sonrasında da 23 Ağustos 1923 tarihinde TBMM tarafından
onaylanarak yürürlüğe girer.
Bu antlaşma ile bugünkü milli sınırlarımız çizilmiş,
hazin bir şekilde yıkılıp giden Osmanlı Devleti’nin yerine
yeni bir ‘’Türk Devleti ‘’ kurularak, varlığını hukuken tescil ettirmiştir.
Lozan’ın; o günlerin güç koşullarında,
diplomatik bir zafer olduğu da tarihsel bir gerçektir.
**
Ancak, ne yazık ki yıllar sonrası günümüzde;
Atatürk’ün inanılmaz mücadelelerle, yoktan var ederek
kurduğu lâik Türkiye Cumhuriyeti’ni içine sindiremeyen,
‘’ keşke Yunan galip gelseydi ‘’diyebilecek kadar alçalan, hain
birtakım akıl yoksunu yobazlar, zaman zaman ortaya çıkıp,
‘’ Lozan zafer değil, bir hezimettir ‘’ diyebilmektedir.
Kabul etseler de, etmeseler de bilinmelidir ki sonuçta;
evet, Lozan bir zaferdir ve yeni Türk Devletinin
uluslararası platformda, hukuken tescil edildiği bir tapu senedidir.
**
Bu gün, güzel ülkemizin her bir yanında camilerimizden
özgürce ezan sesleri yükseliyorsa, Atatürk’ün ve kurduğu
bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’nin sayesinde olduğu unutulmasın.
Lozan Antlaşması’nın 99. yıl dönümünde; ülkemizin kurucusu,
sonsuza kadar gönlümüzde yaşayıp ve yaşatılacak olan tek liderimiz
Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile Lozan Kahramanı
İsmet İnönü ve dava arkadaşlarını rahmetle, minnetle
ve şükran duygularıyla anıyoruz.

Bu yazı 783 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum