KARADENİZ VE SİNOP
Üç tarafı denizlerle çevrili güzel ülkemiz Türkiye’nin
sahip olduğu Anadolu karasıyla birlikte denizler üzerinden;
başta Karadeniz, arada Marmara olmak kaydıyla
Ege ve Akdeniz olarak bilinen coğrafya sarmalında
çok farklı ve cazibeli bir ülke konumunda olduğu yadsınamaz.
Anadolu’yu adeta kucaklayıp sarmalayan denizlerimizin
her birinin ayrı güzelliği ve özelliği bulunmaktadır.
Ülkemizin kuzeyinde, biraz hırçın olsa da mavinin
muhteşem tonlarını yansıtan ve bereketli sularıyla
güzellikler içerisinde yaşam kaynağı olan deniz
Karadeniz’dir. Kıyısında Sinop ve diğer seçkin kent ve
yerleşim merkezlerinin yer alarak yaşam bulduğu
denize neden kara sıfatı eklenerek Karadeniz olarak
adlandırıldığı merak konusudur.
***
Karadeniz coğrafi betimlemelere esas tarihsel süreç içerisinde
hep farklı isimlendirmeler ve yorumlar üzerinden bilinmektedir.
Ünlü gezgin Evliya Çelebi Seyahatnamesinin bir bölümünde;
Karadeniz’e atfen ‘’ sularının diğer denizlere nazaran
daha koyu olması, gece mavisi hatta siyahımsı bir renge
sahip olduğu ’’ yorumunda bulunur.
Diğer taraftan, tarihsel açıdan yapılan inceleme ve yorumlamalarla
daha da derinlere inildiğinde ise ilginç tespit ve
betimlemelerin ortaya çıktığı görülmektedir.
Eski Yunanlılar; bugün Karadeniz olarak tanımladığımız denizi
yine deniz anlamında Grekçe ‘’ Pontos ‘’ olarak isimlendirmişlerdir.
Hatta, Karadeniz’in o dönemin denizci halkını biraz da olumsuz
koşullar altında etkilemesinden olsa gerek; karanlık, uğursuz olarak
nitelendirerek Aksenos Pontos yani “Konuk Sevmeyen Deniz”
olarak adlandırmışlardır. Sonrasında ise o tarihlerdeki tapınsal
düşüncelerden olsa gerek deniz ilâhlarını sakinleştirmek adına;
negatif anlamlı bu sözcük, konuksever anlamında
Euksinos Pontos olarak değiştirip kullanmışlardır.
***
Türklerin Anadolu’ya gelip hâkimiyet kazanması ile birlikte
öncelikle Selçuklular, sonrası Osmanlılar döneminde
Pontos adı yerine artık Karadeniz sözcüğü kullanılmaya başlar.
Osmanlılar dönemi kaynaklarında ise Bahr-i Siyah olarak da geçer.
8.350 kilometre kıyı şeridine ve yüzölçümü olarak da yaklaşık
461.000 kilometrekare alana sahip olan Karadeniz;
günümüzde Türkiye ile birlikte Bulgaristan, Romanya, Rusya,
Gürcistan ve Ukrayna ülkelerinin paydaş olduğu bir denizdir.
Coğrafi olarak paydaş olan ülkeler de bu güzel denizi
kendi dilleri anlamında Karadeniz olarak adlandırır.
İçinde lacivert karışımı mavinin güzel tonlarını,
kıyısında yeşilin tarif edilemeyecek güzelliklerini
yansıtan ve yaşatan muhteşem Karadeniz için
şiirler yazılıp türküler söylenerek şarkılar da bestelenmiştir.
Hey gidi Karadeniz
Doldi da taşamadi
Etmiyelum sevdaluk
Edenler yaşamadi
Coşkun mavi dalgalarının kemençeler üzerine gönderdiği sinyaller
horonla birleşince insanın içini kıpırdatıp neşe katan
bir güzel denizdir Karadeniz.
Aynı zamanda milliyetçi duyguları besleyen
dizelerin esin kaynağıdır da;
Çırpınırdın Karadeniz
Bakıp Türk’ün Bayrağına
Ah ölmeden bir görseydim
Düşebilsem toprağına
***
Sinop ise bu güzel Karadeniz’in kıyısında diğer güzel
kentler ve seçkin yerleşim merkezleriyle birlikte
coğrafyayı taçlandıran Karadeniz’in incisi bir kenttir.
Hiç şüphesiz diğer kent ve yerleşim merkezleri de
cazibeli bir biçimde, Karadeniz kıyısında batıdan doğuya doğru
birer tespih tanesi ve inci gibi dizilip parlayan yıldızlardır.
Ama, Sinop’un ayrıcalıklı bir özelliği ve güzelliği vardır.
O da Karadeniz kıyısında güneye bakan tek korunaklı
tarihî, doğal bir liman olduğu gerçeğidir.
Güzelliği ötesinde tarihsel süreçte hem askerî,
hem de ticarî stratejik liman işlevinde olması
Sinop’u oldukça önemli kılmıştır.
Geçmiş tarihi boyunca; Anadolu Selçuklu Devleti’nin
stratejik deniz üssü ve tersanesi, yine Osmanlı İmparatorluğu
döneminde de tersane olmasıyla bu üstünlüğünü devam ettirmiştir.
Karadeniz kıyısında kaptan köşkü olarak günümüzde de
güzelliğini ve seçkinliğini devam ettirmekle birlikte,
cazibesinin kaybolmaksızın korunması ve ileriye
taşınması adına merkezi ve yerel idareden
hassasiyet ve ilgi beklemektedir.