Cengizhan ERSOY

Cengizhan ERSOY

PENCEREMDEN
[email protected]

DÜNYA İNSAN HAKLARI GÜNÜ

10 Aralık 2022 - 17:59

Günümüz dünyası ve Türkiye’de her zaman ve zeminde
zorunlu olarak dile getirilmeye ve hatırlatılmaya
çalışılan gerçeklerden biri var ki o da insan hakları…
Nedir insan hakları ?
Genel olarak ifade edilen tanımlamalar üzerinden
özetle; insanların doğuştan kazandıkları, yalnızca insan
olmalarından kaynaklı sahip oldukları ve kullanılması için
dil, din, ırk, cinsiyet gibi herhangi bir kriterin getirilemeyeceği,
doğuştan, evrensel, dokunulmaz, devredilmez ve vazgeçilmez
hakların tümü olarak nitelendirilerek kabul edilir.
İnsanın doğası gereği özgür bir yapıya sahip olması nedeniyle de
bu hakların temelinde özgürlük ruhu vardır.
Özgürlük ise genel anlamda; bireylerin dışarıdan bir baskı ve
müdahale olmaksızın tabii ki başkalarına da zarar vermeksizin
kendi bağımsız düşüncelerini ve yaşantılarını
devam ettirmesi durumu ve gerçeğidir.
                                          ***
Bu gerçeklik küresel anlamda; fikrî, siyasi ve tarihsel olarak
1776 Amerikan Bağımsızlık Bildirisi ve 1789 Fransız Devrimi
sonucunda ortaya çıkmıştır.
Bu kapsam üzerinden; başta yaşam hakkı olmak üzere
kişi güvenliği, mülkiyet hakkı, din ve vicdan özgürlüğü,
toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı, konut dokunulmazlığı
gibi temel hak ve özgürlükler birinci kuşak haklar
olarak tanımlanıp yorumlanır.
İnsan hakları açısından ülkemizin geçirdiği tarihsel sürece
Bakılıp incelendiğinde; Osmanlı Devleti’nin son dönemleri
Avrupa’ya uyum süreci ile girişilen yenilik hareketleri seyrinde,
iktidar yetkilerinin bir ölçüde sınırlandırılmasına yönelik olarak
Sadrazam Alemdar Mustafa Paşa’nın hazırladığı Sened-i İttifak,
yine devamla 1839 yılında Sultan Abdülmecid döneminde,
‘’herkesin mal ve can emniyetinin sağlanacağı, yargılama yapılmadan
ağır cezalar verilemeyeceği, özel mülkiyetin güvence altına alınacağı,
müslim ve gayrimüslim tüm tebaanın bu haklardan yararlanacağı ’’ 
yönünde kararları içeren Tanzimat Fermanı ile 1876 yılında
ilân edilen Kânûn-i Esâsî ( Osmanlı’nın ilk ve son Anayasası )
insan haklarına saygı anlamında yapılan ilk düzenlemeler
olarak kabul edilir.
                                          ***
İnsanlık tarihinin daha sonraki yaşadığı tarihsel süreçte ise;
büyük kayıplara ve yıkıma neden olan II. Dünya Savaşı sonrasında
oluşturulan Birleşmiş Milletler teşkilatı ile birlikte
insan hakları kavramı uluslararası platformda yeniden
dünya ülkelerinin gündemine taşınır.    
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 10 Aralık 1948 tarih ve
217 sayılı kararıyla temel insan hak ve özgürlüklerini içeren
otuz maddelik beyanname kabul edilerek ilân edilir.
Söz konusu Beyanname hükümleri, Bakanlar Kurulu Kararı ile
ülkemizde de kabul görerek 27 Mayıs 1949 tarihli ve 7217 sayılı
Resmi Gazetede yayınlanır.
Devletlerin, kendi ülkelerinde yaşayan vatandaşlarına karşı Anayasa
ve uluslararası sözleşmelerde yazılı haklara uymak ve yerine getirmek
yükümlülüğü vardır. Devlet, kendi meşru organları aracılığı ile
vatandaşları üzerinde uygulanan baskı ve hak ihlallerinden
sorumlu olmalıdır.
Öncelikli olan, kişinin yaşam hakkı ve özgürlüğüdür.
Şeyh Edebali’nin Osman Gazi’ye söylediği bilinen
“Ey oğul ! İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.” vurgulaması ise
iyi incelenip yorumlanma adına çok anlamlıdır.
                                          ***
Ancak; uluslararası alanda kabul gören hukuksal düzenlemelerin
ülkemizde yaşama geçirilmesi ve kurumsallaşması gecikmeli olmuştur.
1961 Anayasası’nın Genel Esaslar başlıklı ikinci maddesinde
‘’ Türkiye Cumhuriyeti, insan haklarına ve başlangıçta belirtilen
 temel ilkelere dayanan, millî, demokratik, lâik ve sosyal
 bir hukuk devletidir.’’ vurgusu yapılmıştır.
Sonrası yıllarda izlenen süreçte ise; da 06 Nisan 2016 tarihli ve
6701 Sayılı Kanunla Türkiye İnsan Hakları Ve Eşitlik Kurumu
faaliyete geçirilmiştir. ( https://www.tihek.gov.tr/)
1990 yılında TBMM İnsan Haklar İnceleme Komisyonu
kurularak, yerel düzeyde 2000’li yılların başında illerde Valilikler,
ilçelerde  Kaymakamlıklar bünyesinde Mülki İdare Amirlerinin
başkanlığında İnsan Hakları Kurulları oluşturulmuştur.
Bu kurullara, olası insan hakları ihlallerine karşı bireylerin
müracaat etme hakları sağlanmıştır.
                                          ***
Ulusal ve uluslararası düzeyde genel kabul gören yasal
düzenlemeler bulunmakla birlikte, ne yazık ki
insan hakları ihlalleri her alanda tüm hızıyla devam etmektedir.
İnsan haklarının siyasal güç ve otoritelerin hegemonyasında
korunması ve yüceltilmesi zor gibidir.
Bu anlamda ben, şahsen evrensel hukuk ilkelerinin
her türlü siyaset dışı kılınarak tarafsızca uygulanması öncelikle de
insanın insana saygılı olması gerektiği düşüncesindeyim.
Bundan böyle, insan hakları ihlallerinin yaşanmaması
dileğiyle, İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’nin  kabul edilişinin
yıl dönümünde 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü kutlu olsun.
















 

Bu yazı 600 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum