Cengizhan ERSOY

Cengizhan ERSOY

PENCEREMDEN
[email protected]

İzmir'in Kurtuluşu

08 Eylül 2022 - 16:17 - Güncelleme: 08 Eylül 2022 - 16:21


Büyük acıların yaşanıldığı I. Dünya Savaşı sonrasındaki
Osmanlı Devleti’nin hazin yenilgisiyle birlikte;
emperyalistlerce yapılan kurtlar sofrasındaki paylaşım
plânları seyri ve neticesinde, başta Devletin başkenti
 İstanbul olmak üzere ülkemizin her bir karış toprağı
acımasızca adım adım işgal edilmeye başlanır.
Bu kapsamda; güzel ve seçkin şehirlerimiz arasında
yer alan İzmir de 15 Mayıs 1919 günü tariflere sığmaz
bir biçimde insafsız ve acımasızca Yunan işgaline uğramıştır.
Türk’ün asla kabul edemeyeceği kara bir matem günüdür bu.
Ne yazıktır ki; Osmanlı Padişahının yönetmiş olduğu
âciz ve teslimiyetçi İstanbul Hükûmetince  
işgale hiçbir tepki verilmeyip, karşı koyulamadığı gibi
yereldeki askeri ve idari yöneticilere hitaben,
‘’ işgal sırasında kesinlikle direnilmeyecek ve işgalcilere
 gereken kolaylıklar gösterilecektir ‘’ emri verilmiştir.
Yerelde işgale karşı örgütlenmiş olan İzmir Reddi İlhak Cemiyeti  
14 Mayısta bir miting düzenleyerek işgale karşı direniş hareketi
göstermek istediyse de Osmanlı’nın saraya biat eden İzmir Valisi İzzet
‘’ sükûnetinizi koruyunuz ‘’  telkiniyle direnişe izin vermemiştir.
Bu ne acı ve onursuzca bir teslimiyettir ki anlaşılması mümkün değildir.
***
Ancak, işgalin daha ilk günü ve saatlerinde
 İzmir’de bir vatansever ortaya çıkar.
Gazeteci Hasan Tahsin’dir bu kahraman ve yürekli insan.
“Olamaz, olamaz, böyle ellerini sallaya sallaya giremezler” diyerek
İzmir Kordonboyu’nda Yunan Alayı sancaktarını vurup,
 ilk kurşunu sıkar ve kendisi de orada vurularak şehit olur.
Hasan Tahsin’in canını feda ederek attığı ilk kurşun
asla unutulamayacak bir kahramanlık örneğidir.
Hasan Tahsin bey, aynı zamanda ilk basın şehidimizdir…
***
Bu kara tablo karşısında; işgalin hemen sonrası
Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın 19 Mayıs 1919 Samsun’da
başlattığı bağımsızlık ve kurtuluş savaşı neticesinde;
Anadolu’da verilen amansız mücadeleyle kazanılan
Sakarya Savaşı ve 30 Ağustos zaferi sonrasında
Mustafa Kemal Paşa’nın; Türk Ordularına hitaben 01 Eylül 1922
 tarihinde verdiği ‘’ Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir ileri ‘’ emriyle,
düşmana nefes aldırılmayıp, sel gibi akan Kahraman Türk Ordusu
09 Eylül 1922 tarihinde İzmir’e girerek, kenti Yunan işgalinden kurtarır.
Bu sadece İzmir’in değil, tümüyle Anadolu topraklarının
düşmandan temizlenerek özgürlüğe giden yolda kutlanası
gurur günümüzdür.
Atatürk’ün ‘’ Eğer ki  İzmir’i de Selanik gibi kaybetseydik
buna kalbim dayanamazdı ben ölürdüm’’ dediği bilinir.
***
Tarihe kazınan gerçekler bu iken;  yüz yıl sonrasına gelindiğinde,
Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu TBMM Başkanlığına
kadar yükselmiş adı İsmail Kahraman olan bir zat sahneye çıkıp,
ulusal basında yer aldığı şekliyle inanılmaz ifadeler kullanarak,
şehirlerin düşman işgalinden kurtuluşunun kutlanamayacağını,
 bunun küçüklük kompleksi olduğunu ifadeyle “İstanbul’un kurtuluşu 6 Ekim, kim demiş?
 İzmir’in kurtuluşu 9 Eylül, kim demiş? Ne münasebet. Cihan Harbi bitti,
 müstevliler alacaklarının birkaç kat mislini aldı ve öyle gittiler, çekildiler.
 Kurşun sıkmadık ki ” beyanıyla Kurtuluş Savaşımızın kilometre taşlarını
ve kazanılan zaferi yok sayıp kendince küçümseye çalışmıştır.
İ. Kahraman’ın bu ifadelerle olan yorumuna içim acıdı…
Söyleyecek söz bulamıyorum, sadece ‘’ yazık çok yazık,
hiç mi tarih okumadın be adam’’ diyebiliyorum.
Bu ne hadsizlik, Türklük, Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlığıdır….
Bu tarihi gerçekleri yok sayan, aşağılayıcı söylemler üzerine;
vatan genelinde ve Batı Cephesinde canını feda edip,
İzmir’i Yunan işgalden kurtararak şehit düşen vatansever
binlerce şehidimiz Mehmetçiğin kemikleri sızlamıştır.
Her söylemlerinde milli ve manevi değerlere atıf
yapanların içten ve samimi olmadıklarının
çok özel son bir örneğidir bu zatın konuşması ve yorumu.
***
Anlı şanlı Osmanlı Padişahı olan, aynı zamanda
Tüm İslâm milletinin temsilcisi Halifelik sıfatını da
taşıyan, ülkesini ve başkenti işgalcilere teslim ederek
İngiliz himayesine sığınıp kaçıp giden
hain Vahdeddin adına tek kelime dahi edilmezken;
bu tür kasıtlı propagandist söylemler üzerinden
tarihi gerçekler tamamıyla çarpıtılmaya çalışılmakta ve  
Gazi Mustafa Kemal Paşa önderliğinde ölüm göze alınarak
vatan sever Türk Milleti’nin bağımsızlık ve özgürlük adına
verdiği mücadele küçültülüp yok edilmeye uğraşılmaktadır.
Bu tür bilinçli olarak yürütülen kara propagandalara karşıyız.
Kim ne derse desin; başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk
olmak üzere, yaşanılan ve bundan böyle de yaşatılacak olan
millî günlerimize ve değerlerimize saygılıyız ve sahip çıkacağız.
 ***
Bu bağlamda; günümüzde İzmir’in kurtuluşunu vurgulayan,
çok da beğendiğim o güzel şarkının dizelerini
yazmadan geçemeyeceğim.
İzmir’in dağlarında çiçekler açar
Altın güneş orda sırmalar saçar
Bozulmuş düşmanlar yel gibi kaçar
Yaşa Mustafa Kemal Paşa yaşa
Adın yazılacak mücevher taşa

Güzel İzmir’in kurtuluş yıl dönümünü
bir kez daha gururla, şan ve şerefle kutluyoruz.
Üzerinde yaşadığımız Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin
kurucusu  Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile sonsuzluğa
ulaşmış dava ve silah arkadaşlarını,
tüm şehitlerimizi, vatanseverleri saygıyla anıyorum.

Bu yazı 581 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum