Bir ülkenin sıfırdan başlayarak önce askerî, sonrasında ise
uluslararası siyasi arena ve kurtlar sofrasında göstermiş olduğu
inatçı direniş neticesi hukuki tescilli tapu senedini alıp,
bunun tüm dünyaya kabul ettirmesi hiç de kolay değildir.
Tarihte de bir başka örneği yoktur kanısındayım.
Bu diplomatik zaferi, Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde
yoktan var edilen inançlı ve kararlı Türk Milleti başardı.
Bu anlamda, zorlu ve güçlü direnişimiz; aynen savaş meydanlarında
gösterildiği üzere, sonrasında yürütülen diplomatik mücadele,
bilinçli ve iradeli yönetim seyri sonunda 24 Temmuz 1923 tarihinde
imzalanan Lozan Antlaşmasıyla diplomatik zafer olarak
sonuçlandırılıp tüm dünyaya ilan edilmiştir.
***
Tarihi gerçek, cephelerde yaşanılan büyük savaş ve millîmücadele
sonucu imzalanan Mudanya Mütarekesi sonrasında barış görüşmelerine
davet edilmemizle birlikte, başta dönemin egemen gücü
İngiltere olmak üzere muhatap ülkelerin katıldığı diplomatik görüşmeler
20 Kasım 1922 tarihinde İsviçre’nin Lozan kentinde başlar.
Masada karşımızda Osmanlı Devleti’ni yenen, ama
Mustafa Kemal Paşa’nın önderliğinde Türk Milletince
yürütülen Milli mücadele karşısında yenik düşen,
İngiltere ve Birinci Dünya Savaşı’nın diğer galipleri sıralanmıştır.
Asıl amaçları da Türkiye’yi diplomatik yönden
masada sıkıştırıp, öncelikle kendi üstünlüklerini
ve isteklerini kabul ettirerek Türk resmî heyetinin
taleplerini yok sayıp sıfırlayarak Sevr şartlarını zorlamaktır.
Lozan Konferansı hakkında Mustafa Kemal Paşa ünlü söylevinde;
‘’ Lozan Barış Konferansı’nda görüşülen sorunlar,
yalnız üç-dört yıllık dönem ile sınırlı değildi.
Konferansta yüz yıllık hesaplar görülmekteydi. Bu denli eski,
bu denli karışık, bu denli bulaşık hesapların içinden çıkmak
kuşkusuz pek kolay olmayacaktı. Osmanlı Devleti
‘ Eski Antlaşmalar ‘ adı altında birtakım ayrıcalık haklarının tutsağı idi ’’
diyerek durumun ciddiyetini açıkça ifade etmektedir.
Lozan’da masaya yatırılan konular; millî sınırlarımız, boğazlar,
kapitülasyonlar, Osmanlı borçları, Musul sorunu ve
azınlıklar gibi çok önemli konulardır.
***
Lozan Konferansı seyrinde Türk heyetinin başında,
kutsal savaşta Batı Cephesi komutanı, dönemin Dışişleri Bakanı
olarak İsmet İnönü , üyelerden Sinop Milletvekili
Dr. Rıza Nur’un da bulunduğu diplomatik ekiple;
karşı tarafın her türlü baskı ve diretmelerine
rağmen kararlı ve dirençli bir dik duruş gösterilip,
mücadeleye girişilerek savaş cephelerinde olduğu gibi
masada kesinlikle teslim olunma yoluna gidilmemiştir.
İsmet Paşa, muhataplara hiç de eğilip bükülmeden;
‘’ Türkiye bağımsız bir devlettir ve öteki devletler gibi
eşit koşullarda muamele görmek istemektedir. Eğer bunu
içinize sindirip kabul ederseniz barış olur, yoksa olmaz ‘’
diyerek tavrını koymuştur. Karşılıklı restleşmeler nedeniyle
bir dönem kesintiye uğrayan görüşmeler 23 Nisan 1923
tarihinde yeniden başlar. Muhataplarla 8 ay boyunca süren
dişe diş zorlu mücadelelerin sonuna gelinerek, taleplerimizin
kabul ettirilmesiyle 143 maddelik Lozan Barış Antlaşması
24 Temmuz 1923 tarihinde taraflarca
müştereken kabulle imzalanarak onaylanır.
Bu durum uluslararası basında büyük yer tutmakla;
Yunan basınında ‘’ Türkler Mondros Anlaşmasını yırttılar
ve müttefikleri hezimete uğrattılar ‘’ yorumu yapılır.
Lozan Antlaşması tarihsel gerçekler açısından;
bir dönemler kendi sınırlarında ve bölgesinde güçlü ve hâkim
durumda olmakla birlikte, sonrasında içte ve dışta
acze düşerek Birinci Dünya Savaşı sonunda yenilip,
sıfırlanan Osmanlı Devleti’nin yerine Gazi Mustafa Kemal Paşa
önderliğinde kurulan bağımsız Türk Devleti’nin
o günün şartlarında emperyal güçlere,
Birinci Dünya Savaşı’nın galiplerine karşı,
her türlü baskıya rağmen diplomatik anlamda
verdiği büyük mücadele ve kazanımın eseridir.
Ancak, ne yazık ki yıllar sonrası, günümüzde;
Atatürk’ün inanılmaz mücadelelerle yoktan var ederek
kurduğu lâik Türkiye Cumhuriyeti’ni içine sindiremeyen
birtakım akıl yoksunu yobazlar zaman zaman ortaya çıkıp,
‘’ Lozan’ın gizli maddeleri var, 2023 yılında yürürlükten
kalkacaktır. Zafer değil, bir hezimettir ‘’ diyebilmişlerdir.
Bu gerçek dışı iddiaların ve aşağılayıcı söylemlerin arkasında
bilinçsizce durmaya çalışanlar kabul etseler de, etmeseler de
bilinmelidir ki sonuçta; evet, Lozan bir zaferdir ve yeni Türk
Devletinin uluslararası platformda, hukuken tescil edildiği
bir tapu senedidir. Gizli maddeleri olduğu ve 2023 yılında
sona ereceği iddiaları ise Türk düşmanı hazımsız yobazların
yalanlarından ibarettir.
Bu çok özel günün yıl dönümü ülkenin her bir noktasında
etkin programlarla ve coşkuyla kutlanmalıdır düşüncesindeyim.
***
Güzel ülkemizin her bir yanında camilerimizden
özgürce ezan sesleri yükseliyorsa, Atatürk’ün kurduğu
bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’nin sayesinde olduğu
asla unutulmasın dileğiyle; bu özel tarihî günün 100. yıl dönümünde
ülkemizin kurucu lideri Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile
Lozan Kahramanı İsmet İnönü ve dava arkadaşlarını, vatan uğruna
canlarını vermiş olan tüm şehitlerimizi rahmetle, minnetle ve
şükran duygularıyla anıyoruz.