Doğan ÖZDEMİR

Doğan ÖZDEMİR

" EMEKÇİNİN KÖŞESİ "
[email protected]

Toprak Ana

15 Mayıs 2023 - 16:13 - Güncelleme: 12 Haziran 2023 - 12:35

Kitabın Yazarı: Cengiz AYTMATOV
Çeviren: Ülkü TAMER
(Varlık Yayınları, 1995, 126 Sayfa)

Yazarın en güzel eserlerinden birisidir Toprak Ana… Üzerinde bizlere yaşayacak bir ortam yaratan, ekinimizi, meyvemizi veren anadır o. Bu kitapta bu ana ile başka bir ananın konuşmaları geriye dönüşlerle alınmış, bize sunulmuştur. Olay, Sovyet Rusya zamanında bir köyde geçer, 2. Dünya Savaşının önü ve arkasında yaşananları okuruz.
Tolunay’ın toprak anayla sohbetini okuyarak başlarız kitaba, dilekleri vardır Tolunay kadının… “Toprak, göğsünde hepimize acı çektiriyorsun. Bizi mutlu kılmayacaksan neden Toprak diyorlar sana, biz neden doğduk? Biz senin çocuklarınız, Toprak. Mutluluk getir bize, bizi mutlu kıl!”
“Savankul’la evlenmiş, 3 oğlu olmuştur peş peşe… “Arada sırada korkunç bir duygu kaplar içimi, kafama budalaca düşünceler dolar; niye her yıl kedi gibi yavrulamışım; herkes gibi ben de üç dört yılda bir çocuk doğuramaz mıyım sanki? O zaman bunlar başıma gelmezdi belki. Belki de hiç doğmasalardı daha iyi olurdu. Çocuklarım benim… Bunları üzüntüden söylüyorum, acıdan. Çünkü bir anayım ben de, bir anayım.”
Bunları üç oğlunun ve babalarının sırayla çıkan büyük savaş için vatanlarını korumaya askere alınmaları için söylüyor Tolunay… Evlat ve koca acısını sırayla yaşayacaktır zaman içinde… İlk Kasım gidecektir askere; daha yeni evlidir Aliman’la… Artık postacı yolu gözleyeceklerdi. Oğuldan haber beklerken baba çağrılacaktı askere… Sonra ortanca Musabeg ve küçük Caynak…
Caynak uçaktan atlayıp öldüğü söylenmiş; ama onlar halen yaşadığından ve bir gün geleceğinden umutlulardır. Peşinden Kasım’ın ölüm haberi gelir. Şimdi gelini ile yapayalnız kalacaklardır. Gelini Aliman kaynanasının tüm zorlamalarına karşı ondan ayrılmama kararı alıp birlikte yaşayacaktır. Yine dertleşmektedir Tolunay;
“Toprak Ana, Savankul ve Kasım gibi adamlar ölünce nasıl oluyor da dağlar devrilmiyor, göller taşmıyor? Baba da oğulda büyük emekçilerdi. Zamanın başlangıcından beri dünya onlar gibi insanların çabalarıyla var oldu. Barışta dünyayı besleyenler onlardır, savaşta dünyayı koruyanlar yine onlardır, onlar, yani cepheye ilk gidenler. Savaş olmasaydı Savankul da, Kasım da neler yapacaktı kim bilir! (…) Söyle bana Toprak Ana, açık açık söyle: savaşmadan yaşayamaz mı insanlar?”
Savaş sürdükçe açlık ve yoksulluk gittikçe artacaktır. Savaş hakkında şöyle der Tolunay; “Dünyadaki insanlar oğullarını, kardeşlerini, babalarını, kocalarını bizim kadar seviyorsa, bizim o gün onları beklediğimiz gibi onlar da oğullarını, kardeşlerini, babalarını, kocalarını bekliyorsa, yeryüzünde başka savaş olmaz artık” diyordu.
Gelini sonuçta birine tutulur, gebe kalır, bu halinden son derece pişmandır. Ama Tolunay ona sahip çıkar. Ama çocuk doğar, ana ölür! “Daha anasının sütünü bile tatmadı, nasıl yaşayacak bu? Uzun yaşamaz. Çocuğun yaşamasını öyle istiyordum ki kadere yalvarmaya başladım: N’olursun, bırak hiç olmazsa bu yaşasın!”
“Hayat akıp gidiyordu. Bebeğe, Canbolat’a Curubeg dedenin gelini süt nineliği etti. Sonra keçi sütüyle beslemeye başladım onu. Oturup, çektiğimiz acılara yanmak boşunaydı. Sözün kısası yaşamak alın yazısında varmış, o da yaşadı. Şimdi on ikisinde.”
Ve Toprak Ana ile dertleşerek kitap biter; “Bereketli toprak, hasat bitti, artık dinleniyorsun. Çıt bile yok ortalıkta, artık arabalar yollarda toz kaldırmıyor, hasatçılar tarlaları bırakmış, sürüler otlaklara çıkarılmadı daha. Bize yemişlerini verdin, doğumdan sonra dinlenen kadın gibi dinleniyorsun.”
Kocasına, oğullarına ve gelinine veda etmiş, derdini toprak anaya dökmüş, tek varlığı Canbolat ile geleceğe umutla bakmaktadır Tolunay…
İyi okumalar dileğiyle. (4.4.2023)

 

Bu yazı 1197 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum