Doğan ÖZDEMİR

Doğan ÖZDEMİR

" EMEKÇİNİN KÖŞESİ "
[email protected]

Tüfek, Mikrop Ve Çelik

03 Nisan 2024 - 19:36

İnsan Topluluklarının Yazgıları

Kitabın Yazarı: Jared DIAMOND

Çeviren: Ülker İNCE

(Pegasus Yayınları, 2. Baskı-Haziran 2021, 609 Sayfa)

609 sayfalık bu koca kitap bize; devletler, savaşlar, keşifler, icatlar ve yeniliklerle dolu olan insanlık tarihini anlatıyor. İmparatorluklar kurulup yıkılırken, tarihin seyrini değiştiren, kıtaların kaderini belirleyen olaylar yaşandı. Ancak insanlık tarihi nasıl başladı ve nasıl şekillendi? İşte bu kitap, insanlık tarihinin en can alıcı sorularını soran ve bilimsel kanıtlarla yanıtlayan, batılı koşullandırmalardan arınmış, geleceği gösteren muhteşem bir tarih kitabı… Bundan 13.000 yıl önce Orta Doğu’da yaşayan bir insanın bir buğday tanesini toprağa ekmesiyle başlayan; dinlerin nasıl doğduğunu, devletlerin nasıl kurulduğunu, mikropların ve onlara bağlı hastalıkların nasıl oluştuğunu, tarım ve hayvancılığın hayatımızdaki önemini, yazının neden icat edildiğini, insanoğlunun teknolojiyi nasıl ve neden geliştirdiğini anlatıyor.

“Antik Avrupa’nın Türkiye’ye olan borcu sadece antik Anadolu dilleri değildir, aynı zamanda çiftçilerin güç öğeleridir. Metal aletler, yazı ve imparatorluklar orijinal olarak Türkiye ve Bereketli Hilal kökenlidir. Tüm bunlar sonrasında çiftçiler tarafından Avrupa’ya, Mısır’a ve Hindistan’a taşınmışlardı. İnsan yaratıcılığının yönü neredeyse 10.000 yıl boyunca Bereketli Hilal’den Avrupa’ya doğrudur” diyor yazar… Sonra da kendi ülkesiyle ülkemizi karşılaştırarak ekliyor; “ABD ve Türkiye’nin elinde olan şey, devletin modern dünyanın motoru olan bilim ve teknolojiye vereceği destektir. Günümüzde benim ülkem iyi bir örnek teşkil etmiyor. Türkiye daha iyi bir örnek oluşturup dünyanın güç merkezlerinden birine dönüşebilecek mi? Bu sizin kararınız!” Zor bir soru doğrusu…

4 ana bölümden oluşan kitabın ilk bölümü “Cennetten Cajamarca’ya” MÖ 11.000 yılına kadar, yani MÖ 13.000 yılındaki Buz Çağından sonraki zamanda tamamen izole bir coğrafyada bulunan Polinezya Adaları’nda toplumların nasıl biçimlendiği anlatılıyor. 2. Bölüm “Yiyecek üretiminin başlaması ve yayılışını” anlatıyor. Avcı/toplayıcılardan bitki ve hayvanların evcilleştirilmesi sonucu yerleşik yaşama geçiş inceleniyor. 3. Bölüm “Yiyecek üretiminden tüfek, mikrop ve çeliğe” başlığıyla insan hareketlerini, göçler sonrası etkileşimlerde örgütlü toplum haline gelenlerin kesif ve icatlara daha kolay yer verebildikleri, toplu yaşama sonucunda bazı mikroplara direnç kazanmalarını ve keşifler veya işgallerde o yöre halkına bulaştırdıkları salgın hastalıkları anlatıyor. Son bölüm ise “Altı bölümde devrialem” başlığı altında Yeni Gine ve Avustralya gibi izole büyük adalarda yaşayanları, Çin ve Japonya’yı, Amerika kıtaları ile Avrasya’nın karşılaştırılmasını irdeleyerek son olarak insanlık tarihinin bir bilim olarak geleceğini anlatıyor.

Yazar, dünyadaki insanlar arasındaki eşitsizlikleri, insanların neden farklı kıtalarda farklı hızlarla geliştiğini araştırıyor. Tek cümleyle özetlersek; “Tarih, farklı halklar için farklı yönde gelişti ama bu, çevresel farklardan dolayı böyle oldu, o halkların biyolojik farklılıklarından dolayı değil”diyor.

“Polinezya insan toplulukları arasında bu farklılıklar nispeten kısa bir sürede ve yeryüzünün küçükçe bir bölümünde, tek bir ortak atadan gelen bir toplum tabanında çevresel etkenlere bağlı değişimler olarak gelişti. Polinezya’daki bu kültürel farklılık kategorileri aslında dünyanın başka her yerinde ortaya çıkan kategorilerle örtüşmektedir.”

“Kısacası bitki ve hayvanların evcilleştirilmesi daha çok yiyecek, bunun sonucunda da daha yoğun nüfus anlamına geliyordu. (…) Bu nedenle bitki ve hayvanların evcilleştirilmesi imparatorlukların, okuryazarlığın, çelik silahların niçin ilk önce Avrasya’da geliştiğini, öteki kıtalarda ya daha sonraya kaldığını ya da hiç gelişmediğini kesin biçimde açıklamaktadır.”

“Sonuçta, yiyecek üretimine ekolojik olarak elverişli olan bazı bölgelerin insanları tarihöncesi zamanlarda ne kendi başlarına ne de başkalarından öğrenerek tarıma geçebildiler; çağdaş dünyanın akımına uğrayıncaya kadar avcı/yiyecek toplayıcı olarak yaşadılar. Yiyecek üretimine geçiş hamlesini en erken yapmış olan insanlar için tüfeklerin, mikropların ve çeliğin yolu açılmış oldu.”

“Avrupa’nın kent nüfusu ancak 20. YY’ın başında kendi kendine ayakta kalabilir hale geldi. Mikropların işini kolaylaştıran bir başka şey de, Romalılar zamanına gelindiğinde Avrupa, Asya ve Kuzey Afrika topluluklarını etkili bir biçimde mikroplar için kocaman ve tek bir üreme çiftliği halinde birleştirmiş olan dünya ticaret yollarının gelişmesiydi.”

“İnsanlık tarihinde öldürücü mikropların oynadığı önemli rolü çok iyi gösteren olay Yeni Dünya’nın Avrupalılarca fethedilişi ve nüfusunun azalışı olaydır. Avrupalıların tüfekleri ve kılıçlarıyla savaş alanlarında ölen Amerikan yerlilerinden çok daha fazlası Avrasya mikropları yüzünden yataklarında öldüler.”

“Böylece Amerika kıtalarını istila eden Avrupalıları üstün gruba getiren üç grup neden saptamış olduk: Avrasya’da insan varlığının çok daha eskiye dayanması; evcilleştirmeye elverişli mevcut yabani bitkiler, özellikle hayvanlar Avrasya’da daha fazla bulunduğu için yiyecek üretiminin de daha etkili olması; kıta içi yayılmaları güçleştirici coğrafi ve çevresel engellerin o kadar korkunç olmaması.”

Kitabı biraz anlayabilesiniz diye bilerek uzun alıntılar yaptım. Gerçekten de dikkatle okunması gereken, insanlık tarihinin doğuşunun nelere bağlı olarak geliştiğini daha kolay anlayabilmemizi sağlayan bir araştırma.

İyi okumalar dileği ile. 

Bu yazı 174 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum