Müzik adına, gönlümüzün derinliklerine işlemiş olan, özellikle de değerli sanatçımız Edip Akbayram’ın o çok güzel yorum ve seslendirmesiyle zevkle dinlediğimiz, zaman zaman coşkunluk hallerimizde söylediğimiz bir şarkının nağmeleridir Aldırma Gönül…
Başın öne eğilmesin,
Aldırma gönül, aldırma !
Ağladığın duyulmasın,
Aldırma gönül, aldırma!
...... diye devam eder.
Bu unutulmaz dizeler, ünlü şair ve yazar merhum Sabahattin Ali’nin yeşil mürekkepli kaleminden süzülüp yazıya dökülen duygu yüklü çok özel mısralardır… Nerede ve nasıl hangi ruh haliyle yazılmıştır denilirse ? Tabii ki, sıcacık bir ev mekânı ya da şirin bir tatil beldesinin deniz kenarında, çakır keyif bir ruh haliyle değil… Tarihî ve ünlü Sinop Hapishanesi’nin, insanın soluğunu ve umutlarını kesen o rutubetli taş duvarları arasında 23 Mayıs 1933 tarihinde, hüzünle karışık kaleme alınarak bir sevgiliye mektupla gönderilmiş duygu yüklü dizelerdir bunlar… Her şeyin ötesinde; aslında dramatik bir yaşam öyküsü vardır Sabahattin Ali’nin. Osmanlı döneminde, Edirne Vilâyetinin eski vatan toprağı Gümülcine Sancağına bağlı Eğridere köyünde ( günümüzdeki adıyla Bulgaristan’ın Ardino kasabası ) doğar. 25 Şubat 1907 tarihinde başlayan yaşam yolculuğu, umutları olduğu kadar, hep sıkıntılı içinde geçen yaşamı ve umutsuz aşkları, mücadeleleri ile günümüzde hâlâ tartışılan 1948 yılında faili meçhul bir cinayetle noktalanan bir ömür… Bu yaşam sürecinde, 1932 yılında Atatürk’e hakaret ettiği ile ilgili asılsız ve dayanaksız iftiralar üzerine Konya Asliye Ceza Mahkemesince tutuklanır. Önce yaklaşık 5 ay Konya Cezaevinde mahpus kaldıktan sonra 10 Mayıs 1933 tarihinde, o dönemin meşhur Sinop Hapishanesine nakledilir. Bu seyirde, Jandarma nezaretinde Konya’dan İstanbul’a, oradan da deniz yoluyla Karadeniz Vapuruyla Sinop’a intikal ettirilir. Nihayette ise, Cumhuriyet’in 10. Yıldönümü nedeniyle çıkarılan aftan yararlanarak özgürlüğüne kavuşur.
Sabahattin Ali, cezaevinde geçirdiği mahpusluk yaşamında, o taş duvarlar arasındaki Her yönüyle soğuk Sinop zindanında; iç dünyasında yoğunlaşıp esen aşk kıvılcımlar, umut ve umutsuzluk arasında gidip gelen ruh halleri sarmalında, içten içe büyük bir aşk ve tutkuyla sevdiği Ayşe Sıtkı hanıma yeşil mürekkepli kalemiyle ‘’ İki Gözüm Ayşe ‘’ hitabıyla defalarca mektuplar yazarak, bir nevi içini dökmeye ve tek taraflı aşkını, duygularını anlatmaya çalışmış, hattâ evlenmeyi teklif etmişse de bir türlü olumlu cevap alamamıştır. İşte bunlardan biri de; hiçbir zaman kavuşamayacağı aşkı Ayşe Sıtkı’ya, Sinop Cezaevinden yazdığı mektuplar üzerinden gönderdiği ‘’ Aldırma Gönül ‘’ şiiridir. Cezaevinin, o dönemde denize sıfır konumdaki kale duvarlarına vuran denizin dalga seslerini dinleyip, esinlenerek devam eder dizelerine,
Dışarıda deli dalgalar
Gelip duvarları yalar,
Seni bu sesler oyalar,
Aldırma gönül, aldırma
Ayrıca yine, değerli sanatçı Volkan Konak’ın çok güzel yorumlayıp seslendirdiği şarkısındaki;
Göklerde kartal gibiydim
Kanatlarımdan vuruldum
Mor çiçekli dal gibiydim
Bahar vaktinde kırıldım
dizeleri de yine Sinop Hapishanesinde Sabahattin Ali tarafından yazılmıştır. Günümüzde de zevkle okunan ‘’ Kürk Mantolu Madonna ‘’ ve ‘’ Kuyucaklı Yusuf ‘’ yine onun edebî eserleri arasında yer alır. Türk Edebiyatının unutulmaz isimleri arasında yer alan şair ve yazar Sabahattin Ali’yi doğumunun 115. yıldönümünde saygıyla anıyoruz.
Başın öne eğilmesin,
Aldırma gönül, aldırma !
Ağladığın duyulmasın,
Aldırma gönül, aldırma!
...... diye devam eder.
Bu unutulmaz dizeler, ünlü şair ve yazar merhum Sabahattin Ali’nin yeşil mürekkepli kaleminden süzülüp yazıya dökülen duygu yüklü çok özel mısralardır… Nerede ve nasıl hangi ruh haliyle yazılmıştır denilirse ? Tabii ki, sıcacık bir ev mekânı ya da şirin bir tatil beldesinin deniz kenarında, çakır keyif bir ruh haliyle değil… Tarihî ve ünlü Sinop Hapishanesi’nin, insanın soluğunu ve umutlarını kesen o rutubetli taş duvarları arasında 23 Mayıs 1933 tarihinde, hüzünle karışık kaleme alınarak bir sevgiliye mektupla gönderilmiş duygu yüklü dizelerdir bunlar… Her şeyin ötesinde; aslında dramatik bir yaşam öyküsü vardır Sabahattin Ali’nin. Osmanlı döneminde, Edirne Vilâyetinin eski vatan toprağı Gümülcine Sancağına bağlı Eğridere köyünde ( günümüzdeki adıyla Bulgaristan’ın Ardino kasabası ) doğar. 25 Şubat 1907 tarihinde başlayan yaşam yolculuğu, umutları olduğu kadar, hep sıkıntılı içinde geçen yaşamı ve umutsuz aşkları, mücadeleleri ile günümüzde hâlâ tartışılan 1948 yılında faili meçhul bir cinayetle noktalanan bir ömür… Bu yaşam sürecinde, 1932 yılında Atatürk’e hakaret ettiği ile ilgili asılsız ve dayanaksız iftiralar üzerine Konya Asliye Ceza Mahkemesince tutuklanır. Önce yaklaşık 5 ay Konya Cezaevinde mahpus kaldıktan sonra 10 Mayıs 1933 tarihinde, o dönemin meşhur Sinop Hapishanesine nakledilir. Bu seyirde, Jandarma nezaretinde Konya’dan İstanbul’a, oradan da deniz yoluyla Karadeniz Vapuruyla Sinop’a intikal ettirilir. Nihayette ise, Cumhuriyet’in 10. Yıldönümü nedeniyle çıkarılan aftan yararlanarak özgürlüğüne kavuşur.
Sabahattin Ali, cezaevinde geçirdiği mahpusluk yaşamında, o taş duvarlar arasındaki Her yönüyle soğuk Sinop zindanında; iç dünyasında yoğunlaşıp esen aşk kıvılcımlar, umut ve umutsuzluk arasında gidip gelen ruh halleri sarmalında, içten içe büyük bir aşk ve tutkuyla sevdiği Ayşe Sıtkı hanıma yeşil mürekkepli kalemiyle ‘’ İki Gözüm Ayşe ‘’ hitabıyla defalarca mektuplar yazarak, bir nevi içini dökmeye ve tek taraflı aşkını, duygularını anlatmaya çalışmış, hattâ evlenmeyi teklif etmişse de bir türlü olumlu cevap alamamıştır. İşte bunlardan biri de; hiçbir zaman kavuşamayacağı aşkı Ayşe Sıtkı’ya, Sinop Cezaevinden yazdığı mektuplar üzerinden gönderdiği ‘’ Aldırma Gönül ‘’ şiiridir. Cezaevinin, o dönemde denize sıfır konumdaki kale duvarlarına vuran denizin dalga seslerini dinleyip, esinlenerek devam eder dizelerine,
Dışarıda deli dalgalar
Gelip duvarları yalar,
Seni bu sesler oyalar,
Aldırma gönül, aldırma
Ayrıca yine, değerli sanatçı Volkan Konak’ın çok güzel yorumlayıp seslendirdiği şarkısındaki;
Göklerde kartal gibiydim
Kanatlarımdan vuruldum
Mor çiçekli dal gibiydim
Bahar vaktinde kırıldım
dizeleri de yine Sinop Hapishanesinde Sabahattin Ali tarafından yazılmıştır. Günümüzde de zevkle okunan ‘’ Kürk Mantolu Madonna ‘’ ve ‘’ Kuyucaklı Yusuf ‘’ yine onun edebî eserleri arasında yer alır. Türk Edebiyatının unutulmaz isimleri arasında yer alan şair ve yazar Sabahattin Ali’yi doğumunun 115. yıldönümünde saygıyla anıyoruz.