Cengizhan ERSOY

Cengizhan ERSOY

PENCEREMDEN
[email protected]

MEHMET AKİF ERSOY VE İSTİKLÂL MARŞIMIZ

12 Mart 2022 - 18:47

İstiklâl Marşımızın yazarı millî şâirimiz
Mehmet Âkif Ersoy; 1873 yılında İstanbul Fatih
İlçesinin Karagümrük semtinde doğmuştur.
Babası Arnavut kökenli Mehmet Tahir Efendi,
annesi ise Buhara’dan Tokat’a göç eden
Türk kökenli Emine Şerife hanımdır.

Eğitim hayatı sürecinde; ilköğrenimi sonrasında
Mülkiye Mekteb-i İdadisi ve Mülkiye Baytar Mektebinde
okumuş ayrıca Fransızca ve Arapça dillerini öğrenmiştir.
İlerleyen süreçte, yaşadığı Osmanlı istibdat dönemi
rejimine muhalif kalarak 1908 yılında İttihat ve Terakki
Cemiyeti’ne üye olmakla bağımsızlık mücadelesinde
safını tutar. Saltanat ve hilâfete hiç de sıcak bakmayan
Mehmet Akif, dönemin Padişahı II. Abdülhamid’e atfen;

‘’ İblisin ruhuna rahmetler okutan mel’un,
gölgesinden korkup bağıran bir ödlek,
Yıldızdaki baykuş ’’  ifadeleriyle

Hiç çekinmeksizin keskin ve etkileyici eleştirilerde bulunur.
Bir dönem, İttihat ve Terakkî Cemiyeti bünyesinde
Harbiye Nezaretine bağlı Teşkilat-ı Mahsusa örgütü
adına da görevler yapmıştır.

Mütedeyyin ve muhafazakâr kişilik özelliklerinin
yanında, vatansever ve milliyetçi düşünceleri de
ağır basar. Çanakkale Muharebelerinde şehit düşen
askerlerimiz adına yazdığı ‘’ Çanakkale Şehitlerine ‘’
başlıklı destansı şiiri unutulamazlar arasındadır…

Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker!
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhîd'i...
Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
Gömelim gel seni târîhe" desem, sığmazsın.


dizeleri hafızalarımıza kazınmış ve hiç de çıkmayacaktır.
Anadolu’nun emperyalistlerce işgali neticesinde
Sarayın değil Millî Mücadele’nin yanında yer almıştır.

16 Mart 1920’de Osmanlı başkenti İstanbul’un
işgal edilmesi üzerine Mustafa Kemal Paşa
Mehmet Akif’i Ankara’ya davet eder ve Akif
bu daveti kabulle Ankara’ya gelerek
Millî Mücadele hareketine de katılmış olur.

Başta Ankara Hacı Bayram Camii ve Kastamonu’daki tarihî
Nasrullah Camii olmak üzere muhtelif yerlerde verdiği
vaazlarıyla halkı Millî Mücadele hareketine katılmaya çağırır.
Ankara’da Taceddin Dergâhına yerleşen Âkif 1920-1923
yılları arasında Burdur Milletvekili olarak Türkiye Büyük
Millet Meclisinde de görev yapmıştır.

Anadolu’da Millî Mücadele’nin devam ettiği çetin o süreçte ;
Milli Eğitim Bakanlığınca ‘’ Milli Marş ‘’ yarışması açılır ve
birinci seçilecek şiirin söz yazarına 550, bestecisine 500
olmak üzere parasal ödül verileceği duyurulur.
Ancak, millî marşın parayla yazılamayacağı düşüncesiyle;
bundan mânevi rahatsızlık duyan Mehmet Akif yarışmaya katılmaz.
Yapılan yarışma neticesinde ise katılımcıların şiirleri
millî marş niteliğinde görülmediğinden elenir.

Bunun üzerine; yeniden girişimlerde bulunularak,
Akif para ödülünü almamak kaydıyla yarışmaya katılmaya
ikna edilir ve Millî Marşımıza esas olan şiirini Ankara’da
ikamet ettiği Tâceddîn Dergâhında kaleme alır.

 Anadolu’da vatan savunması adına verilen kutsal savaş,
 yaşanılan yokluk, sıkıntı ve umutsuz koşullar içerisinde,
 millî duygular atmosferinde coşkuyla dolu yazmış
 olduğu şiirinin dizelerine Türk Milletine umut ve
 cesaret vermek adına ‘’ Korkma ‘’ diye
 başlayarak devam eder.

Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.

Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
…….

Sonuçta çok derin düşünce ve anlamlar yüklü olarak
yazmış olduğu bu dizeler ve devamı  12 Mart 1921 tarihinde
Millî Mücadele Meclisi üyeleri ve Mustafa Kemal Paşa
tarafından TBMM’de ayakta alkışlanarak
Millî Marş olarak kabul edilir.

Maddiyata önem vermeyen, millî ve mânevi duyguları
ağır basan Mehmet Âkif, alması gerekli olan para ödülünü
el sürmeden Darül Mesai adlı bir hayır kurumuna bağışlayarak,
bugün dahi başkaca örneği yaşanamayacak olan
son derece onurlu, milliyetçi ve mütevazi bir davranışta bulunur.
İstiklâl Marşımız; öncelikle 1924 yılından itibaren Ali Rıfat
Çağatay’ın, sonrasında ise 1930’dan itibaren Zeki Üngör’ün
bestesiyle söylenmeye başlanır.

Millî Şairimiz Mehmet Âkif, yazmış olduğu bu şiiri üzerine
yıllar sonrası bir söyleşi üzerine kendisinin yapmış olduğu yorumlarında;
‘’ o şiir, milletin o günkü heyecanının ifadesidir. O şiir bir daha
 yazılamaz, onu ben de yazamam. Allah bu millete
 bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın.İfadeleriyle samimi
duygularının derinliğini ifade etmiş olur.

Son söz; millî şairimizin ifadesi ve anlamlı yorumu üzerinden
‘’ Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın.”
dilekleriyle, Millî Marşımızın kabulünün 101. yıl dönümünde
Mehmet Akif Ersoy ve Millî Mücadele Kahramanlarımızı
sonsuz saygı ve minnet duygularıyla anıyor ve selamlıyoruz.

 

Bu yazı 930 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum