Cengizhan ERSOY

Cengizhan ERSOY

PENCEREMDEN
[email protected]

SAMSUN'DAN DOĞAN GÜNEŞ

20 Mayıs 2021 - 17:07

Osmanlı Devleti’nin yenik düştüğü Birinci Dünya Savaşı’nın Sonunda; 30 Ekim 1918 tarihinde Limni Adası’nın Mondros Limanı’nda savaşa katılan taraflar arasında imzalanan Mondros Mütarekesi’nin Osmanlı Devleti’nin aleyhine işleyen hükümleri kapsamında başta devletin merkezi İstanbul olmak üzere ülkemizin her köşesi İtilaf Devletleri tarafından adım adım işgal edilir. İşgallerle birlikte Türk Milleti’nin onurlu direnişi de başlar.
Bu kaos ortamında ise; Samsun ve çevresinde Pontus Devleti kurma hayalindeki Rum çetelerine karşı yürütülmekte olan silahlı mücadeleye karşı olarak işgalci devletler, bölgedeki Türk direnişini engellemek adına mütareke şartlarına aykırı olarak Bayburt, Erzurum, Erzincan ve Sivas bölgelerinde etkin faaliyet gösteren millî hareketin de tümüyle devre dışı bırakılması yönündeki planlarını devreye sokmaya çalışırlar. Bu kapsamda; Türk direnişinden son derece rahatsız olan ve işgalcilerin başının çekmekte olan İngiltere’nin Yüksek Komiseri Amiral Calthorpe 21 Nisan 1919 tarihinde Osmanlı Harbiye Nazırlığı ve saray hükûmetine bir nota vererek Samsun ve çevresinde Türk millî direnişinin Rumlara karşı giriştikleri silahlı eylemlerin kırılması ve kritik bölgelerdeki asayişin sağlanmasını talep eder.
Bunun üzerine harekete geçen Saray Hükûmeti işgalci İngilizlerin talebini yerine getirmek, başta Samsun ve çevresindeki millî direnişin kırılması adına bir müfettiş görevlendirmesine karar verir. Bu görevin yerine getirilmesi için; Çanakkale Kahramanı, geçmişte ordu içerisindeki yeteneği ve askerî başarıları ile bilinen, sarayın biraz da onu İstanbul’dan uzaklaştırmak düşüncesiyle geniş çaplı askerî ve mülkî yetkilerle Mustafa Kemal Paşa yetki alanı Sinop, Kastamonu, Samsun, Ordu, Giresun, Trabzon, Rize Artvin, Amasya, Tokat Sivas, Erzincan, Gümüşhane, Bayburt, Erzurum, Diyarbakır, Elazığ illerini de kapsayan 9. Ordu Müfettişliği görevine atanır.
Bu atama ve görevlendirmenin temelinde; Anadolu’da düşmana karşı bir millî mücadelenin başlatılması değil işgalci İngilizlerin talep ve talimatlarının yerine getirilmesi düşüncesi bulunmaktadır. Ancak ne yazık ki günümüzde Atatürk düşmanı, saray sever bazı çevreler bu tarihi gerçeği saptırmak adına;  ‘‘Atatürk’ü Samsun’a vatanı kurtarmak için Padişah Vahdettin’in görevlendirip gönderdiği’’ yalanına sığınmaya devam etmektedirler.
Eğer iddiaları doğruysa; Atatürk, bu görevlendirmenin hemen sonrası Haziran 1919 ayı içerisinde İstanbul’a neden geri çağrılarak görevine son verilmiş ve sonrasında saraya ihanet ettiği gerekçesiyle hakkında ‘‘katli vaciptir’’ diye fetva verilerek idam fermanı hain Padişah Vahdeddin tarafından onaylanmıştır? Saray tarafından işgalci İngilizlerin isteklerini yerine getirmek üzere görevlendirilen Mustafa Kemal; 16 Mayıs 1919 tarihinde emrine tahsis edilen Bandırma gemisine binerek, maiyetinde görevli arkadaşlarıyla birlikte Samsun’a intikal etmek üzere İstanbul’dan hareket eder. Karadeniz’in hırçın dalgaları seyrinde yola çıkışının 3. Günü 18 Mayıs 1919 tarihinde Sinop Limanı’na ulaşır ve burada, İstanbul / Üsküdar Polis Müdürü iken, İstanbul Hükûmeti’nin görevlendirip Sinop’a atadığı Mutasarrıf  Mazhar Tevfik Bey’i bırakır. Sinop’tan Samsun’a kara yoluyla daha güvenli bir ulaşım için araştırmalar yapar. Ancak, ulaşım şartlarının imkânsızlığı bilgisini almasıyla Bandırma vapuruyla yola devam ederek 19 Mayıs 1919 sabahında Samsun’a çıkar.
Türk Milletinin kurtuluşu ve bağımsızlık yolunda umut güneşinin parlayıp ilk adımın atıldığı bir özel gündür bu tarih. Mustafa Kemal Paşa; Samsun’a çıkışına  Nutuk’ta yer verip anlatırken; ‘‘1919 yılı Mayısının Ondokuzuncu günü Samsun’a Çıktım. Ülkenin genel durumu ve görünüşü şöyleydi’’ diyerek devamında, ‘‘Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu grup 1.Dünya Savaşı’nda yenilmiş, Osmanlı Ordusu her tarafta zedelenmiş, şartları ağır bir ateşkes anlaşması imzalanmış, Saltanat, Hilafet Makamında oturan Vahdettin soysuzlaşmış, şahsını ve bir de tahtını koruyabileceğini hayal ettiği alçakça tedbirler araştırmakta’’ söyleminde bulunur. İşte bu şartlarda, 19 Mayıs 1919 ve sonrası yaşanılan süreç  ‘‘Ya İstiklal Ya Ölüm ’’ parolasıyla çıkılan, zorlu bir mücadelenin yoludur.
Hakkında Osmanlı Padişahı, İngiliz iş birlikçisi Vahdeddin tarafından onaylanan idam kararına rağmen inandığı yoldan dönmeyen vatansever Mustafa Kemal; tüm umutsuzluklara rağmen 19 Mayıs 1919 tarihinde Samsun’dan bir güneş gibi parlayarak Anadolu’da Türk Milleti ile birlikte yürüttüğü mücadelenin sonunda; tüm dünyaya meydan okuyarak yıkılmış bir ülkenin külleri üzerinden son Türk Devleti’nin temellerini atmıştır.
19 Mayıs 1919  Türk Milletinin esarete karşı çıkarak Gazi Mustafa Kemal’in önderliğinde yeniden doğuşunu simgeleyen çok özel tarihî bir gündür. 102. yıl dönümünde 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’mız kutlu olsun.  Bu vesile ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü bir kez daha rahmetle, saygıyla ve özlemle anıyoruz.


 

Bu yazı 505 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum