Cengizhan ERSOY

Cengizhan ERSOY

PENCEREMDEN
[email protected]

SİNOP'UN MANEVİ TARİHİNE İZ BIRAKANLARDAN ŞEYH MAHMUD KEFEVî

15 Nisan 2022 - 22:58 - Güncelleme: 15 Nisan 2022 - 23:03

Kefe; günümüz dünyasında, Ukrayna Devleti’nin sınırları içerisinde, Kırım Yarımadası’nın güneydoğu kıyısında 70.000 ’ den fazla nüfusu barındıran tarihî bir liman şehri, aynı zamanda kültür ve turizm merkezi olarak bilinmektedir.  Kefe, aynı zamanda eserlerinde ağırlıklı olarak deniz temasını işleyen, dünyaca ünlü ressam Aivazovsky nin de doğduğu yerdirHatta, dönemin Osmanlı Sultanı Abdülmecit tarafından Beylerbeyi Sarayı'nda kabul edilen  bu ünlü ressamın eserleri arasında, 30 Kasım 1853 tarihinde meydana gelen Sinop Deniz Savaşı’na ait canlandırdığı yağlı boya tabloları da mevcuttur. Kefe tarihi süreçte; 1475 yılında Kırım Hanlığı’nın daveti üzerine Kırım’ın  Cenevizliler’den kurtarılmasıyla birlikte Osmanlı Devleti’nin
 egemenlik sahasına dahil olur. Daha sonra ise Karadeniz’e hâkim olmak adına, 1768-1774 tarihleri arasında yaşanılan Osmanlı - Rus Savaşı neticesinde; 26 Temmuz 1774 tarihinde imzalanan  Küçük Kaynarca Anlaşması ile Kırım’ın kaybedilerek, Çarlık Rusyası topraklarına katılmasıyla birlikte elimizden çıkar ve ‘’Kefe ‘’ olan adı da ‘’Feodosya’’ olarak değişmiş olur. Yazımızın asıl konusu olan Mahmud Kevefî ise; bilinen kayıtlara göre
Osmanlı İmparatorluğu’nun hâkimiyetindeki Kefe’de 1520 yılında, Çerkez bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. Çocukluk ve gençliğinin ilk yıllarında, o döneminin usul ve şartlarına göre hocası,  âlim ve velî Takıyüddîn Ebu Bekir Kefevî’den İslamî eğitim alarak  23 yaşında hocası ile birlikte İstanbul’a gider ve  burada bazı âlimlerden de dersler alıp, ilmini artırarak  1554 yılında İstanbul Molla Gürânî Medresesi’ne müderris olarak tayin edilir. Sinop eşrafından, Hacı Ali Beyin kızı Hâlisa hanımla da evlenir. Daha sonraki süreçte; Kefe, Gelibolu, Rumeli Sancağı Kadısı olarak görev yapar. Anlatılan ve yazılan bazı menkıbelere göre, babası merhum Hacı Süleyman Efendi’nin; bir gece rüyasında, ‘’Sinop Şehrine sancak diktiği, halkın bu sancağın etrafında toplandığını gördüğü’’ ve Mahmut Kefevî’nin bu rüyadan çok etkilenerek, rüyanın gerçekleşmesinin
 arzusuyla nihayette 1575 senesinde Kadı görevi ile Sinop’a geldiği bilinmektedir. Kadılık  görevinden ayrılması sonrasında burada bir cami yaptırır.


Yaptırmış olduğu, günümüzde kendi adıyla anılan camide hadis ve tefsir dersleri, ayrıca Padişahın izniyle de Pervane Medresesi’nde fetva verdiği bilinmektedir. Bu kapsamda, Sinop’un mânevi mimarları arasında yerini alan Mahmut Kefevî, Kefe’den başlayan yaşam yolculuğunun sonunda 1581 yılında Sinop’ta vefat ederek,


sonsuzluğa uğurlanır. Mezarı, Sinop İl Merkezinde, kendi adıyla anılan Kefevî Camii bahçe alanında olup, ziyaretçilerini beklemektedir. Sinop’ta maddi ve mânevi iz bırakan Kefevî’nin adı, Sinop İli merkez ilçesinde bir mahalleye verilmekle yaşatılmakta olup, günümüzde hâlâ, O’nun yaptırdığı camide namaz kılınıp, ibadet edilmektedir. Caminin ana giriş kapısı üzerinde ve hemen yanındaki çeşmede birer kitabe göze çarpar. Ancak, mahallinde yaptığım gözlem ve tespitlere göre; kitabelerle ilgili olarak caminin görünebilir dış cephesi ve çeşme üzerinde bilgilendirici hiçbir tabelaya rastlanılmamıştır. Bu bağlamda; sadece, caminin arka planında mevcut mezarlığın giriş bölümünde  cami duvarı üzerinde, ağırlıklı olarak uzunca menkıbeleri içeren  cam çerçeveli bir tabelanın monte edildiği görülmektedir. Caminin hemen yanındaki tarihi çeşmede yer alan musluk ise, tarihi dokusuyla bir uyum teşkil etmemektedir. Benzer durum ne yazık ki Sinop il merkezinde mevcut diğer camilerimiz, çeşmelerimiz  ve tarihî mekanlarımız için de aynıdır. Ayrıca Şeyh Mahmud Kefevî’nin ve burada defnedilmiş diğer zatların da bulunduğu küçük çaptaki mezarlık bahçesinin bir bölümü ise ne yazık ki kullanılmayan atık malzemelerin depolandığı yer haline dönüşmüş durumdadır. Mânevi mekanlarımıza ve değerlerimize böyle mi sahip çıkılmaktadır ? Bu hususta; tarihimize ve geçmişimize saygılı olup, sahip çıkılması adına, başta Sinop İl Müftülüğü olmak üzere yerel idareyi ve Samsun Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nü eksikliklerin/yanlışlıkların yerinde tespit edilerek giderilmesi yönünde duyarlı olmaya davet ediyorum.
Saygılarımla…


 

Bu yazı 1439 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 1 Yorum
  • Mehmet
    2 yıl önce
    Evet manevi yerlerimize sahip çıkmalı ve derhal restore ve onarılmalı!!!ecdadina saygılı olmayan geleceğe de sahip çıkamayan olur yoksa Allah korusun