Cengizhan ERSOY

Cengizhan ERSOY

PENCEREMDEN
[email protected]

YENİ YIL

31 Aralık 2021 - 12:25 - Güncelleme: 31 Aralık 2021 - 13:30

Günümüz dünyasında; her nerede yaşanılırsa yaşansın
takvimsel olarak, 31 Aralık’ı 01 Ocak’a bağlayan gece ve  
01 Ocak’tan itibaren oluşan süreç hep ‘’ Yeni Yıl ‘’  olarak adlandırılıp kutlanmıştır.
Evrensel düzeyde bir nevi tüm insanlığın ortak olarak
yaşadığı adeta bir güzel bayram ve sevinç günü ve
 gecesi olarak kabul görmüştür.
Geçmişte yaşanılan olumsuzlukların unutularak,
geleceğe umutla bakmak ve yaşama sıkıca sarılmak adına
yapılmakta olan geleneksel yeni yıl kutlama ritüelleri,
yaşamın pozitif ölçekte devam ettirilmesi
düşüncesiyle bence de son derece doğaldır.
Yeni yıl kutlama geleneği sadece günümüzde değil,
tarihin ötesinden beri muhtelif zamanlarda çeşitli
toplumların kültüründe var olmuştur.
İslâm öncesi Orta Asya Türk toplumlarında da
benzer uygulama ve izlere rastlanıldığı bilinmektedir.
Ülkemizde resmi olmayan ilk yılbaşı kutlamalarının
Cumhuriyet öncesi, Osmanlı’nın Tanzimat Döneminde
yapıldığı, Sultan Abdülmecid’in İstanbul’da Fransız Sefiri
 tarafından düzenlenen yılbaşı balosuna katıldığı bilinir.
Yılbaşının tüm dünya insanları tarafından kutlanmasını
belirleyen asıl unsur, tüm ülkeler için 31 Aralık’ın yılın son günü
oluşunun kabul görmesidir. Bu da Milâdî takvim olgusundan
kaynaklanmaktadır. Türkiye’de de yılbaşı tatili ve kutlamalarının
başlangıcı, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edilen
 26 Aralık 1925 yılında çıkarılan 698 Sayılı Kanunla
yeni saat ve takvim uygulamasına geçilmesiyle birlikte olmuştur.
Halen yürürlükte olan Ulusal Bayram ve Genel Tatiller
Hakkında Kanun hükümleri gereğince de yılbaşı
günü tatil olarak kabul edilmiştir.
Yeni yıl tatili ve kutlamaları ile ilgili gerçekler böyleyken;
bazı fanatik düşünceli kişilerce, yılbaşının Hz. İsa’nın doğum
gününün kutlanması ve Noel geleneğine atıfta bulunularak
 ‘’ yılbaşı kutlaması Hristiyan adetidir, buna katılan
 bizden değildir, kâfirdir ‘’ yorum ve eleştirileri yapılmaktadır.
Bu fanatik düşüncelere şaşırmamak elde değildir.
Oysa, İslâm’ın kutsal kitabı olan Kur'an-ı Kerimin de kabul ettiği,
Hristiyanlık inancının Peygamberi olan Hz. İsa’nın doğumu
 31 Aralık değildir. Hristiyan Dünyasınca ağırlıklı olarak,
Hz. İsa’nın doğumu 25 Aralık kabul edilmekle dini törenlerle kutlanır.
Nihayette dünya genelinde 31 Aralıkta yapılan yeni yıl
kutlamalarının dinsel bir temeli bulunmamaktadır.
Önemli olan fanatik saplantılara kapılmadan barış, kardeşlik
ve huzur ortamında evrensel kabul görmüş
geleneksel ritüellerin yaşanması ve yaşatılmasıdır.
2022 yılına girerken;  geride bıraktığımız 2021 yılı ne yazık ki
bir kâbus olarak yaşantımızda ve zihinlerimizde yer almıştır.
Doğal afetler, bölgesel savaşlar, ekonomik sıkıntılar,
siyasi istikrarsızlıklar, insan hakları ihlalleri, en kötüsü de
tüm dünyayı sarsan taçlı virüs Corona salgını ve buna bağlı
yaşanılan acılar insanlığı derinden etkilemiştir.
2021 yılı, tüm dünya insanlığının yaşadığı bir kâbus yılı
olarak anılmakla birlikte, yaşanılan tüm olumsuzlukları
geride bırakmak adına; geleceğe dönük pozitif yöndeki
umutlarımız hiç tükenmeyecektir.
2022 yılının ülkemize ve tüm dünyaya barışı, huzuru ve
arzu edilen tüm güzellikleri getirmesi dileğiyle
yeni yılınız kutlu olsun.

 

Bu yazı 753 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum