Bazı gelenek ve göreneklerimiz malesef teknolojiye yenik düştüğü için artık o eski yaşantımızdan hiç bir eser kalmadı. Teknoloji insanın hislerini ve duygularını tamamen yok etti. Daha önceden gurbet dendiğinde bir özlem vardı, günlerce ve senelerce sabırla beklemek vardı. Hasret ve özlem çok güçlü bir duygudur. O duyguyu ancak gurbette yaşayan insanlar hissedebilirdi. Anne ve babadan ayrı kalmak, doğup büyüdüğü yerden uzaklarda olmak sıla hasretini dayanılmaz bir hale getirirdi. Bir an önce sevdiklerine kavuşmak ve doğduğu topraklara tekrar dönmek en büyük istekti. Çünkü gurbette olduğu müddetçe sevdiklerini ve ayrı kaldığın toprakları görme imkanı yoktu. Ancak, gurbetten geri döndüğünde sevdiklerini ve memleketi görme olanağı vardı. Çağımızda teknolojinin ilerlemesi ile birlikte artık gurbet duygusu ve hissi insanoğlunun benliğinden silinmiş durumda. Ne kadar uzaklarda olursanız olun bir cep telefonu ile uzakta yaşayan insanın hem sesini hemde kendini görme imkanına sahip oluyoruz. Bu durumda gurbet kavramını ve hissini ortadan kaldırmış oluyor. Teknolojinin diğer bir hırsızlığı ise bir zamanlar haberleşme aracı olarak kullandığımız mektubu bizlerden çalışmış olması. Uzaklarda yaşayan insanların birbirlerine karşı duygusunu, sevgisini, hasretini dile getiren, içinde bazen umut, bazen göz yaşı, bazen sevinç, bazende mutluluğu barındıran bir kağıt üzerine kendi el yazısı ile yazılmış gurbetteki hasretimizi biraz olsun hafifleten bir zamanlar dört gözle beklediğimiz bir mektubun içinde saklıydı. En anlamlısı ise vatani görevini yapan bir askerin annesine, babasına, eşine ve çocuğuna duymuş olduğu özlemi bir mektup aracılığı ile gidermesidir. Eskiden gurbeteki insanların kendilerini ifade edebilmesi sadece mektupla mümkündü. Teknolojinin olmadığı yıllarda karşılıklı seven insanların birbirlerine karşı hislerini ve duygularını sadece mektup yazarak dile getiriyorlardı. Malesef bu kültürümüzün yerini artık cep telefonları ve diğer haberleşme araçları almış durumda.
Adına şiirler yazılmış, şarkılar bestelenmiş, gurbette hasret ateşi ile yanan insanların umudu olmuş, doğup büyüdüğü yerden ayrı kalan iki seven insanın umutla beklediği, evladını askere gönderen anne ve babanın bir zamanlar dört gözle yolunu beklediği üni formalı postacılar. Postacı kapıyı çaldığında evde hiç kimse yoksa kapının altından mektubu bırakıp giderdi. Umutla postacının yanına gidildiğinde banada mektup varmı diye sorulurdu. Postacı elindeki mektuplara baktığında hayır bu isme yok dediğinde hayal kırıklığı ve üzüntü yaşanırdı. Sevenin, acı çekenın, mutluluğun, sevincin, hasretin ve bekleyip te hayal kırıklığı yaşan insanların umut kapısı olmuştu postacılar. Soğuk, yamur, kar ve kış demeden bizlere mektupları ulaştıran postacılarımız yok artık sokaklarımızda. Postacı geldi diye bağrmıyorlar. Hiç kimsenin kapısını çalmıyorlar. Postacılar artık mektup ta getirmiyor. Geçmişte bıraktığımız tüm güzellikler teker teker yok edilerek yerini ne yazık ki teknoloji denen kültüre bırakmak zorunda kaldık.
Televizyon teknolojisinin evlerimize girmesiyle beraber diğer kaybolan kültürümüzde sinemalar. O yıllarda evlerimize girerek ailemizden biri olan televizyonlar bizleri adeta esir alarak kültürel açıdan çok önemli yere sahip olan sinemalarıda yok ediyordu. Eskilerin eğlence mekanları sinemalar artık yavaş yavaş televizyon teknolojine yenik düşmeye başlıyordu. Zaman geçtikçe insanlar televizyon bağımlısı olmasıyla birlikte sinemalara artık kimse uğramaz olmuştu. Bir zamanlar kapılarında bilet kuyruklarının olduğu o mühteşem sinema salonları ne yazık ki tarih oluyor ve kapılarına birer birer kilit vurularak bir dönemin bitişini gerçekleştiren teknoloji bu alanda da galip geliyordu.
Teknolojiye diğer pencereden baktığımızda insanlara sunduğu kolaylıklar nedeniyle hayatımızı olumlu yönde etkileyerek günlük işlerimizde bizlere büyük yardımcı olmaktadır. Teknolojiye başka açıdan baktığımızda ise bazı olumsuzlukları beraberinde getirdiğini yakından görmekteyiz. Kullanmış olduğumuz teknolojik cihazlar bizleri adeta esir alarak etrafımızda gelişen olayları dahi göremez olduk. Kullanılan teknolojiyi amaçlarımız dahilindemi kullanıyoruz, yoksa sosyal medya ve internet bizleri başka bir dünyaya doğrumu getiriyor. İnterneti olumlu yönde kullandığımızda insanlara büyük faydası olduğunu inkar etmemek lazım. Fakat, internet insanları bağımlı hale getirerek beraberinde bazı sorunlarda yaşayarak kendimizi kontrol etmekte zorlanıyoruz. İnternetin insanlar üzerindeki baskısı her geçen gün artarak devam ediyor ve bilhasaki çocuklar bu baskıya boyun büküyor. Çağımızın vazgeçilmezi olan internet çocuklarımızı eve haps ederek hareketsiz bir yaşama neden oluyor. Bunun yanında, çocukları ve diğer yaş grubunuda etkisi altına alan internet bağımlığı hem sosoyal gelişim hemde duygusal alanda büyük çöküşlere neden olmaktadır. Çok aşırıya kaçan internet kullanıcıları etrafı ile ilgisini tamamen kesip internete yönelmesi ileride tamiri mümkün olmayan psigolojik ve başka sağlık sorunlarına yol açacığını iyi bilmek lazım. Hayatımızı kolaylaştırsada TEKNOLOJİNİN BİZDEN ALDIKLARI o kadar çok şey olmasına rağmen, yinede günümüz şartlarına ayak uydurmak en akılcı yol olur sanırım.
FACEBOOK YORUMLAR