Deniz Özen

Deniz Özen

[email protected]

3'Ü 1 ARADA!

02 Eylül 2021 - 12:13

  • “Sinop’un yerel ve kültürel yapısını yansıtan ürünler satılacak olup, aynı zamanda işliklerde imalathaneler de yer alacaktı.” Peki böyle mi oldu?
  • “Maske, mesafe ve hijyen” üçlüsü boşandı. Peki, sonra ne oldu?
  • Anıtları kadar ruhları da hatırlansaydı…
Bu hafta üç önemli konuyu sizlerle tartışacağım. Bu hususlarda olumlu ya da olumsuz yorumlarınızı mutlaka bekliyor olacağım…


Hatırlıyor musunuz? Koronavirüs diye bir illet vardı! Evlere kapatmıştı hepimizi. Hatta öyle bir ünlenmişti ki, içinde “Covid” geçmeyen hiçbir haber okunmazdı.  Her gün uyarı üstüne uyarılar yapılırdı. Maskesiz insan avına çıkardı yetkililer. Toplumsal salgın olayı olduğu için maskesiz gezenler deyim yerinde ise öcü gibi gelirdi herkese. Başta vali olmak üzere kentin tüm yöneticileri, uyarı, öneri tarzında paylaşımlar yaparak halkı uyarırdı. Çok şükür bunların hepsi geride kaldı. Maske takanların sayısı oldukça düştü. “Maske, mesafe ve hijyen” üçlüsü boşandı. Bu üçlüden olan “aşı” gündemde kaldı. Anayasa engeline rağmen,  aşı dayatmaları gün geçtikçe artarken, “o test çubuğu ya burnundan girecek ya da o aşıyı olacaksın” ikilemiyle dayatmalara devam edilecek. 3. Faz denemeleri yapılan yerli aşı ise sınırdan ne zaman geçecek? Bunu da zaman gösterecek. Benden söylemesi! Siz yine de tedbiri elden bırakmayınız. Evrimleşen Covid-19’un sizin kapınızı çalma ihtimalini de aklınızdan hiç çıkarmayınız…

***
İŞGEM NE DEMEK?
Devlet, milletin cebinden aldığı vergilerle 3.3 Milyon Türk Lirası harcanarak İş Geliştirme Merkezi kuruldu. Daha yapım aşamasında iken ve ben ilk duyduğumda oldukça heyecanlanmıştım. Dedim, “ Bu gerçekten muhteşem bir adım, devletimiz, zor durumda olan sanatkarların elinden tutuyor” Sadece bende mi? Hayır. Kentte de büyük bir takdir toplamıştı bu adım. İşlerini bu zor şartlarda geliştirmek isteyen sanatkarlara bir umut olmuştu. Devlet bu yapıyı tanıtırken aynen şöyle diyordu; İŞGEM’de Sinop’un yerel ve kültürel yapısını yansıtan ürünler satılacak olup, aynı zamanda işliklerde imalathaneler de  yer alacak.” Peki böyle mi oldu? Bundan tam emin değilim. Bunun nedeni ise gazetenin manşetine baktığınızda belli oluyor. İşini geliştirmek isteyenler yer bulamaz iken, Sivil Toplum Kuruluşları doluşmuş İş Geliştirme Merkezine. Bir Sivil Toplum Kuruluşu Başkanı olarak, bunu doğru bulmuyorum. Sanatkarlarımız dururken, sırf STK’lar sıkıntı çekmesin diye buna göz yummak doğru değil. Tamam, STK’larında durumu pek iç açıcı değil kabul ediyorum ama yanlışla doğruya gidilmeyeceğini de biliyorum. Ne diyordu Gazi Mustafa Kemal Atatürk; Sanatsız kalan bir milletin, hayat damarlarından biri kopmuş demektir." Bu mantıkla baktığımızda Sivil Toplum Kuruluşları mı? Yoksa sanatkarlar mı? Sizce Devletimizin seçimi ne olurdu? Seçimi bilmem ama hakkın, hukukun ve adaletin cevabı belli gibi…
***
30 Ağustos Zafer Bayramını geride bıraktık. Aslında tatili mi deseydim? Bayramlar mı tatil, yoksa tatiller mi bayramdı? Ya da Bayram iziyle tatil izi birbirine karışmış mıydı? Kafam bu konuda oldukça karışıktı… Benim için bazı konular var ki, oldukça hassas. Şimdi değineceğim konu bunlardan birisi. Umarım beni topa tutmazsınız. Amannn sonunu düşünen kahraman olamazdı değil mi? Kahraman demişken, Bir toprağı vatan yapan, o kahramanların kanından rengini almış şanlı bayrağımın nedenleri… Klasik devlet törenlerinin yanı sıra, ilimizde meydana gelen sel ve tomruk afeti nedeniyle olsa gerek, üstünden geçildi 30 Ağustos Zafer Bayramının. Bunu eleştirmiyorum. Bu tür iptallere zaten bağışıklık kazandım ama içimde kalan bir uhde var! Şanlı zaferin kahramanlarına bir mevlit okunsaydı fena mı olurdu? Bu neden olmadı? Atatürkçülerimiz, alternatif töreciler, en çok size alındım bilesiniz… Ne olurdu Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Silah arkadaşları, yani bu şanlı zaferin kahramanlarına bir Fatiha okunsaydı. Salalar verilseydi, birler bin olsaydı, binlerce eller semalarda olsaydı. Anıtları kadar ruhları da hatırlansaydı…

Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere, bu aziz vatan topraklarını bizlere sunan, Allah’ın inayeti ve kudretiyle kutlu zaferi kazanan, peygamberlere komşu olan bütün şehitlerimize selam olsun. Şehadet şerbetini içen bir cümle canlara selam olsun. Yüce Rabbim bu şanlı kahramanları bizlere şefaatçi kılsın inşallah….


 

Bu yazı 2308 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum