Deniz Özen

Deniz Özen

[email protected]

HIYAR…!

12 Mayıs 2021 - 15:23

HIYAR…!
Tuzlayarak yendiğinde tadından yenmeyen namı değer hıyar…! İnsan hiç hıyar için, canı-cananı hiçe sayar mı? Buna hep birlikte bakalım…
Öncelikle mukaddes kadir gecenizi ve akabinde tüm annelerin gününü kutluyorum. Aç kalma değil, aç bırakmama anlamına gelmesini temenni ettiğim Ramazan-ı şerif ayını geride bıraktık. Bu özel günlerin kıymetini bilerek geçirenlere müjdeler olsun…
Gelelim şu hıyar meselesine!
Pazar yerlerinin açıldığı dündü. Zeytinlik mahallesinde Aşiyan Pazar yerine giden vatandaşlar, pazarcı esnafının terk edilmesiyle karşılaştı. Sadece bir günlüğüne verilen izin nedeniyle pazarcı en çok kalabalık olabilecek, yani parayı en fazla kazanacağı kent pazarını seçti. Oysaki kanunda, “En yakın Pazar yeri” ibaresi vardı. Bu yoksunluktan istifade eden zincir market, sokağı tabiri caiz ise pazara çevirdi. “Madem Pazar yok” diyen vatandaşlar ise, marketin kurduğu pazara akın etti… Binlerce insanı hiçe sayan pazarcı esnafı mı? Marketin önünü pazara çeviren mi? Yoksa çalışmayan kontrol mekanizması mı? Bunlardan hangisi suçlu? Karar sizin! Benim dikkatimi çeken ise hıyar uğruna canını, cananını hiçe sayan umursamazlar. Hıyarda yapılan indirime hücum ederken, kendi ve başkalarının sağlığını hiçe sayanlar. Size hangi kanun “Dur” diyebilir? Devlet-i Aliyye size ne yapsın? Polisi, zabıtası size ne yapsın? Herkes kendisinin doktoru, polisidir. Kendisini düşünmeyen zihniyeti bağlasan durmaz, bunu açık bir şekilde gördük. Kısmi kapanmadan tam kapanmaya sizin gibi zihniyetler yüzüne geçmedik mi? Tüketim çılgınlığı denilen illet sizin sonunuz olacak. Sadece sizin değil, siz farkında olmadan sevdiklerinizi de yok edecek. Hıyar bu, yemesen ölmezsin yahu! Bir avuç tuz ile hıyara değil ölüme koştunuz. Şimdi, soyar soyar yersiniz…
****
Kolluk kuvvetleri yalnız değildir!
Pandemi sürecinde, özellikle kısıtlamaların arttığı bu süreçte yükün büyük bir bölümü kolluk kuvvetlerinde! Peki neden? İş paylaşımı yapılarak bu yük biraz daha hafifletilebilir mi? Elbette mümkün… Kimlik sorma yetkisi ile yasaklardan muaflık belgesi sorma aynı şey değil. Yetki aşımı olmayacağı gibi, kolluk kuvvetlerinin de etten kemikten olduğunu unutmamak lazım.  Bu nedenle devlet memurları kontrol noktalarında görevlendirilerek, belge kontrolü yaptırılmalı. Zorluk çıkartan mı var? İşte o zaman kolluk kuvvetleri devreye girmeli. Genelge üstüne genelgenin çıktığı bu günlerde, bir kuralı uygularken, o kuralın değiştiğini vatandaştan öğrenmiyor mu? Bu işin fiziki yorgunluğu bir yana, psikolojik yıpratışını da unutmamak lazım. Bir şey demiyorlar belki ama dikkatlice bakıldığında yorgunluklarını anlamak inanın zor değil… Makam koltuklarında emirler yağdıranların, bu hususları dikkate alması gerekiyor. Ülkemizde intihar eden ya da intihara teşebbüs eden güvenlik güçlerinin oranlarına bakıldığında haksız olmadığım ortaya çıkacaktır. (Basına yansıtılmayan intihar vaka sayılarından bahsediyorum.) Vatandaş olarak bizlerinde onlara destek olması gerekiyor, kontrol noktasında size kimlik ya da muafiyet belgesi soran bir memura; “ Teşekkür ederim” demeniz bile onlar için ciddi bir destek. Buradan yetkililere; “ Polisimizin, askerimizin yalnız olmadıklarını” tekrar hatırlatmak istiyorum…
***
Turkuaz kartı!
Densizin birisi çıktı, ”Turkuaz basın kartı ile ilgili bir şeyler yazdı” diyeceğim ama olmaz! Çünkü iki satır yazı yazabilme kabiliyeti bile yok. Eşinin üzerine açtığı gazete ile eyleniyor kendi aklınca. Benim muhatabım aslında köşe yazısında ismi yazan değil. O yazıyı yazan her kimse, çaresizce yazdığı çok aşikâr! İşin doğrusunu biliyor aslında ama ekmek parası işte! Sen değil ama seni bu basın camiasında tutanlar, sana o kartı verenler utansın… Turkuaz kartı, bir gazeteciye verilen haktır ve gazeteci bunu almak ya da almamakta özgürdür. Aslında almasa daha da bir özgür. Kapıyı kart değil, kalem açar. Ben ne turkuaz kartlar gördüm özgürlükten ve gazetecilikten bir haber! Neyse dostlar, bayramlık ağızımız şeker tadında kalsın.
Ne demişler; “Âlimle et sohbet alırsın mertebe; cahille etme sohbet dönersin merkebe!”
Şeker tadında bir bayram diliyorum…

 

Bu yazı 1633 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum