Deniz Özen

Deniz Özen

[email protected]

DEVLET NEDİR?

26 Ağustos 2021 - 12:06

Her şey tamamdı bir sendin noksan! Afet bölgesi Ayancık’a neredeyse bütün bakanlar geldi, Tarım Bakanı gelmedi. Gelseydi bu soruları soracaktım. Madem gelemedi, buradan soralım. Biz, “Güçlü Türkiye miyiz?” yoksa bir top A4 kağıdına muhtaç bir ülkem miyiz? Bunu bilmeliyiz. Bunu ben bilmem Vali bilir…
Bu hafta bu iki önemli konuyu ele alıyoruz…


11 Ağustos 2021’de Sinop ve Kastamonu’da meydana gelen sel felaketinin ardından, havadan da olsa Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere, devletin en üst kademesi Ayancık ilçesine geldi. Üst düzeyin burada olması işlerinde üst düzey işlemesine neden oldu. İlk günden bu yana afet zedelerin yaşamsal ihtiyaçları giderilmeye başlandı ve kopan ulaşımın sağlanması noktasında çalışmalar başarıyla gerçekleşti. Bir tek o gelmedi! Tarım ve Ormancılık Bakanı Bekir Pakdemirli gelmedi. Bir ara gelecek gibi oldu ama gelemedi…
Her ne kadar sel felaketi gibi görülse de suyun birde suç ortağı olan tomruk meselesi var! Babaçay köyüne yapılmaması ön görülen “tomruk deposu” nasıl yapılmıştı? Kim ya da kimler buna müsaade etmişti? “Geliyorum” diyen felaketin sorumlusu kim ya da kimlerdi? Söz konusu tomruk deposundan bakanlığın haberi var mıydı? O tomruk deposunun Babaçay’a yapılmasına bakanlık olarak onay verilmiş miydi? Bu konuyla ilgili bir soruşturma açıldı mı? Ya da açılacak mı? Sayın Pakdemirli, Babaçay’da o tomruk deposunun kurulmasına izin verir miydi?
Gelseydi bu soruları soracaktım. Madem gelemedi, buradan soruyorum; Karadeniz’de parçalanıp savrulan o minicik bedenlerin, her şeyini kaybeden yüzlerce insanın, hesabı sorulacak mı? Bu felaket bir kader midir? Yoksa kadersizlik midir? Suya sordum “Ben yolumda akıyordum, suçum  yok” dedi. Tomruğa sordum; “ Benim yıkımım kötüdür, yapmayın” dedi. Herkes her şeyi dedi ama kimse bir şey demedi!
Sayın Bakan; acaba siz ne derdiniz…?


2023 Yılı Güçlü Türkiye! Savunma Sanayisi, endüstriyel ve teknoloji başta olmak üzere hatırı sayılır bir ivme kazanmaya devam ediyor. Bu gelişmelerle gurur duyarken, millet olarak gardımızı düşüren bazı hadiseler var. Türk Milletini iyi tanıyan yöneticilerimiz, gerektiğinde “ıban” göndererek olası bir kriz durumunda milletinden yardım istiyor. Bunda kötü bir şey yok! Tabii millet olarak devletimizin yanında olacağız. Her ne kadar “Güçlü Türkiye” nidaları atılsa da kendimizin nerede ve nasıl? Olduğumuzu bir kez daha anlamamızı sağlıyor. Büyük olaylarda topyekûn mücadele edeceğiz elbet ancak bazı hususlar var ki; gerçekten millet olarak gardımızı düşürüyor. Çocuklarımızı okula yazdırırken “bir top A4 Kâğıdı istenmesi” bunlardan sadece birisi… Burada sorun devletimizde mi? Şimdi okuyacağınız bir genelge de durumun böyle olmadığı açık ve net! M.E.B aynen şöyle diyor;  “Okullara öğrenci kayıtları esnasında kayıt parası veya başka ad altında zorunlu olarak herhangi bir ücret alınmayacak.” Peki, bizden A4 kâğıdı isteyen kurumlar ne? Onlar devlet kurumu değil mi? Ya da devletin personeli değil mi? Bir tarafta böyle bir talimat, diğer tarafta yazılı bir şekilde istenen A4 kâğıdı! Kim bizim aklımızla oynuyor? Ya da kim bizimle dalga geçiyor? “Güçlü Türkiye mi? Yoksa A4 kağıdına muhtaç bir devlet okulu mu? Biz hangisiyiz?
Aynı talimat yazısının 7. Maddesinde; “Öğretmen ve öğrencilerimize dağıtımı yapılan ders kitapları dışındaki diğer yardımcı materyallerin; okullarda/kurumlarda reklam ve tanıtımının yapılmasına izin verilmemesi, öğrencilerimize aldırılmaması ve velilere maddi külfet oluşturacak uygulamalardan kaçınılması hususunda Valiliklerce gerekli tedbirler alınacaktır.” Diyor.
İşin düğümü yerel bürokratlarda çözülüyor. Yukarıda okuduğunuz aynı genelgede; “Bu tarz uygulamalara dair şikâyetlerin Valilikler tarafından ivedilikle değerlendirilerek gerekli işlemlerin yapılması sağlanacaktır.” Yani diyor ki; Okullarımızda kayıt yapılırken velilerden herhangi bir ücret alınmayacak! Alınırsa Valilik olarak gereğini yapacaksın diyor! Sinop Valiliği ne yapıyor? Ya da ne yaptı? Daha da önemlisi ne yapacak? Üzülerek söylemeliyim ki; Sinop’ta okullarımızda deyim yerinde ise haraç kesiliyor. Bir tarafta; her fırsatta “Güçlü Türkiye” diye seslenen hükümet, diğer tarafta muhalif belediyelere gönderilen öğrenci ihtiyaç listesi. (Yüzlerce öğrencinin okul ihtiyaçlarını karşılayan Sinop Belediyesine de teşekkür etmemek olmaz!)
Bu işi bir neticeye bağlamak lazım. Devletin “İstemeyin” Dediğini isteyen devlet memurlarına yani okullarına gereği yapılmalı! Bunu ben yapmayacağım, valilik yapacak.  Valilikler bu anlamda üzerine düşeni yapmalı! Biz, “Güçlü Türkiye miyiz?” yoksa bir top A4 kağıdına muhtaç bir ülkem miyiz? Bunu bilmeliyiz. Bunu ben bilmem Vali bilir…
Herkes tamam da bir sensin noksan!





 

Bu yazı 1221 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum